vecihi ünaldılar
Perşembe, 05 Mart 2015 07:01 | burhaniye
Değerli meslektaşlarım;
Son günlerde meslek grubu sayfalarında milletvekilliği için müracaat eden meslektaşlarımızla ilgili haber ve yorumlar çıkıyor. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Teşhis önemlidir. Teşhis sağlıklıysa, tedavi de kolay ve sağlıklı olur. Bence bir konuda yanılıyoruz. Meslektaşlarımızın milletvekili olması tabii ki çok güzel. Camiamız için onur verici bir durum. Buna sözüm yok. Şahsen, bu konuda yola çıkmış bütün meslektaşlarıma başarılar diliyorum. Ancak, meslektaşlarımızın milletvekili olması durumunda tüm sorunlarımızın çözüleceği algı ve beklentisi çok yanlıştır. Nedenine gelince: Hepimiz biliyoruz ki, her ne kadar demokratik yapı deniliyorsa da, her partideki lider sultasının etkisini biliyoruz. Bu durumda tek başına bir milletvekili ne yapabilir? Diyeceksiniz ki, mücadele edecek, anlatacak. Peki, bugüne kadar anlatılmadı mı? ANLATILDI. Sorunlarımızı bilmeyen var mı? YOK. Bugünkü mecliste, meslektaşımızın bakan oğlu var mı? (Sn.YILDIZ) VAR. Sn. ERDOĞAN’ın çok güvendiği, hatta başbakanlık için adı geçen var mı? (Sn.FİDAN) VAR. Yine Sn.ERDOĞAN’a yakınlığı ile bilinen, bizlerin sorunlarını çok iyi bilen subaylığa geçmiş meslektaşımız var mı? (Sn.Dr.AKMAN) VAR. Bugüne kadar muhtelif partilere mensup onlarca milletvekiline dosya dosya sorunlarımız iletilmedi mi? İLETİLDİ. Onlarca Milletvekili TBMM’de sorunlarımızın çözümüne ilişkin önerge verdi, konuşma yaptı mı? EVET. Bu tabloya rağmen sorunlarımız bugüne dek çözülebilmiş mi? HAYIR. O halde demek ki bir yerde yanılıyor, ya da yanıltılıyoruz. Hepinize sağlıklar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Son günlerde meslek grubu sayfalarında milletvekilliği için müracaat eden meslektaşlarımızla ilgili haber ve yorumlar çıkıyor. Bu konuyla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim. Teşhis önemlidir. Teşhis sağlıklıysa, tedavi de kolay ve sağlıklı olur. Bence bir konuda yanılıyoruz. Meslektaşlarımızın milletvekili olması tabii ki çok güzel. Camiamız için onur verici bir durum. Buna sözüm yok. Şahsen, bu konuda yola çıkmış bütün meslektaşlarıma başarılar diliyorum. Ancak, meslektaşlarımızın milletvekili olması durumunda tüm sorunlarımızın çözüleceği algı ve beklentisi çok yanlıştır. Nedenine gelince: Hepimiz biliyoruz ki, her ne kadar demokratik yapı deniliyorsa da, her partideki lider sultasının etkisini biliyoruz. Bu durumda tek başına bir milletvekili ne yapabilir? Diyeceksiniz ki, mücadele edecek, anlatacak. Peki, bugüne kadar anlatılmadı mı? ANLATILDI. Sorunlarımızı bilmeyen var mı? YOK. Bugünkü mecliste, meslektaşımızın bakan oğlu var mı? (Sn.YILDIZ) VAR. Sn. ERDOĞAN’ın çok güvendiği, hatta başbakanlık için adı geçen var mı? (Sn.FİDAN) VAR. Yine Sn.ERDOĞAN’a yakınlığı ile bilinen, bizlerin sorunlarını çok iyi bilen subaylığa geçmiş meslektaşımız var mı? (Sn.Dr.AKMAN) VAR. Bugüne kadar muhtelif partilere mensup onlarca milletvekiline dosya dosya sorunlarımız iletilmedi mi? İLETİLDİ. Onlarca Milletvekili TBMM’de sorunlarımızın çözümüne ilişkin önerge verdi, konuşma yaptı mı? EVET. Bu tabloya rağmen sorunlarımız bugüne dek çözülebilmiş mi? HAYIR. O halde demek ki bir yerde yanılıyor, ya da yanıltılıyoruz. Hepinize sağlıklar diliyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
vecihi ünaldılar
Pazar, 11 Ocak 2015 17:12 | burhaniye
Değerli Meslektaşlarım;
DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN, EVDEKİ BULGURDAN OLMAYALIM. Ne güzel bir söz. Nereden çıktı demeyin, anlatacağım;
Hak alacağız derken, bu yolda mücadelemizi sürdürürken, kazandığımız (Müktesep) haklarımızı tek tek geri vermeye mi başladık?
Geçen gün, çocukları yurt dışında yaşayan ve sık sık yurtdışına gidip-gelen, 1 nci dereceden emekli 1967 mezunu kardeşimiz, süresi dolan YEŞİL PASAPORTUNU
Yenilemek için Hv.K.K.lığına müracaat ettiğinde, “Siz ortaokul mezunusunuz, size veremeyiz. Lise mezunlarına veriyoruz” ifadesiyle karşılaşıyor.
Gerekçesi de; İçişleri Bakanlığının Ağustos 2014’de yaptığı yönetmelik düzenlemesinde, lise ve lise dengi okul mezunlarına Özel (YEŞİL) pasaport verileceği hükmü.
Evet, ben de ortaokuldan sonra Astsubay okuluna gittim. Emsallerim de öyledir. Benim de yeşil pasaportum var. Muvazzaf ve 2 nci derecedeyken, almıştım. Üstelik o yıllar pasaport müracaatı yapabilmeniz için yurt dışı izin dilekçenizin Hv.K.K.lığından onaylanması gerekiyordu. Anlaşılan o ki, eğer bu sıkıntı düzeltilmez ise, pasaportumun süresi dolduğunda aynı durumla karşılaşacağım. Sadece ben değil benim durumumda olan bütün meslektaşlarım aynı sıkıntıyı yaşayacaklar.
Peki, siz ortaokuldan sonra gidilen Astsubay okulunu niçin saymıyorsunuz. O zaman iki yıllık harbiye mezunu subaylar da “Lise Mezunu” mu oluyorlar?
Bana göre, Hv.K.K.lığındaki ilgili birim konuyu yanlış yorumluyor. Ortaokuldan sonra okunan Astsubay okulunu yok sayamazsınız. Arşivlerinizi açın bakın. “Lise dengi statüsündeyiz.” Çünkü “Aday Hazırlama ve İkmal Okulunda” Lise müfredatı uygulandı.
Dileğim, kısa sürede bu yanlışlıktan dönülerek, meslektaşlarımızın mağdur edilmemesidir. Aksi halde, konu yargıya taşınırsa, haklı olduğumuz tecelli edecektir. Her şey bir tarafa yeni çıkan kanunun dahi geçmişi kapsamayacağı çok basit bir hukuk ilkesidir. Kaldı ki, dayanak olarak gösterilen yönetmeliktir.
Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
DİMYAT’A PİRİNCE GİDERKEN, EVDEKİ BULGURDAN OLMAYALIM. Ne güzel bir söz. Nereden çıktı demeyin, anlatacağım;
Hak alacağız derken, bu yolda mücadelemizi sürdürürken, kazandığımız (Müktesep) haklarımızı tek tek geri vermeye mi başladık?
Geçen gün, çocukları yurt dışında yaşayan ve sık sık yurtdışına gidip-gelen, 1 nci dereceden emekli 1967 mezunu kardeşimiz, süresi dolan YEŞİL PASAPORTUNU
Yenilemek için Hv.K.K.lığına müracaat ettiğinde, “Siz ortaokul mezunusunuz, size veremeyiz. Lise mezunlarına veriyoruz” ifadesiyle karşılaşıyor.
Gerekçesi de; İçişleri Bakanlığının Ağustos 2014’de yaptığı yönetmelik düzenlemesinde, lise ve lise dengi okul mezunlarına Özel (YEŞİL) pasaport verileceği hükmü.
Evet, ben de ortaokuldan sonra Astsubay okuluna gittim. Emsallerim de öyledir. Benim de yeşil pasaportum var. Muvazzaf ve 2 nci derecedeyken, almıştım. Üstelik o yıllar pasaport müracaatı yapabilmeniz için yurt dışı izin dilekçenizin Hv.K.K.lığından onaylanması gerekiyordu. Anlaşılan o ki, eğer bu sıkıntı düzeltilmez ise, pasaportumun süresi dolduğunda aynı durumla karşılaşacağım. Sadece ben değil benim durumumda olan bütün meslektaşlarım aynı sıkıntıyı yaşayacaklar.
Peki, siz ortaokuldan sonra gidilen Astsubay okulunu niçin saymıyorsunuz. O zaman iki yıllık harbiye mezunu subaylar da “Lise Mezunu” mu oluyorlar?
Bana göre, Hv.K.K.lığındaki ilgili birim konuyu yanlış yorumluyor. Ortaokuldan sonra okunan Astsubay okulunu yok sayamazsınız. Arşivlerinizi açın bakın. “Lise dengi statüsündeyiz.” Çünkü “Aday Hazırlama ve İkmal Okulunda” Lise müfredatı uygulandı.
Dileğim, kısa sürede bu yanlışlıktan dönülerek, meslektaşlarımızın mağdur edilmemesidir. Aksi halde, konu yargıya taşınırsa, haklı olduğumuz tecelli edecektir. Her şey bir tarafa yeni çıkan kanunun dahi geçmişi kapsamayacağı çok basit bir hukuk ilkesidir. Kaldı ki, dayanak olarak gösterilen yönetmeliktir.
Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
vecihi ünaldılar
Salı, 23 Aralık 2014 23:41 | burhaniye
Değerli meslektaşlarım;
Önce, bir kez daha ifade etmeliyim ki; hepimizin çatısı altında birleşebileceğimiz tek yasal kuruluş ve dayanağımız TEMAD’ımızdır. Bu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.
Bu noktadan hareketle, tabii ki tüm üyelerin ve camianın sorunlarını paylaşabileceği ve hallini ümitle bekleyeceği yuvadır.
Sadece TEMAD için değil, hangi kurum ve kuruluşun yönetimine talip olunursa, olunsun, bu bir şirket, apartman ya da site yönetimi de olabilir. Yöneticilerin daima, sabır, anlayış, hoşgörü, adil, inandırıcı, güven veren birleştirici tutum ve davranış içinde, duygusallıktan ari hareket etmeleri, hukuk ve terbiye kuralları içinde eleştiriye tahammüllü olmaları üslendikleri görev ve sorumlulukların gereğidir.
Yönetim kadrosunun bu ilkeler doğrultusunda hizmet verdiği kişilerle denge ve dolayısıyla huzuru sağlamak mecburiyeti vardır. Tabii ki bu tek taraflı olamaz. Taksiri olan gerekçe ve kanıtlarıyla gereken işleme tabi tutulmalıdır.
Bu bağlamda son zamanlarda meydana gelen olaylar ve ihraçlar doğru olmamıştır. Üzmüştür, kırmıştır. Gelecek açısından düşündürücü ve endişe verici olmuştur.
Birçok meslektaşımın muvazzaflık hayatı kadar, emeklilik yaşamı olan, 27 yıllık bir TEMAD üyesi olarak, bu olumsuzlukların kısa sürede giderilmesi, camianın sevgi ve saygıyla kucaklaşarak bütünleşmesi en samimi dileğimdir. Kazanmak çok zor, kaybetmekse çok kolaydır. Biz bizi sevmez, saymazsak, kimse bizi sevmez, saymaz. Hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyor. Sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
Önce, bir kez daha ifade etmeliyim ki; hepimizin çatısı altında birleşebileceğimiz tek yasal kuruluş ve dayanağımız TEMAD’ımızdır. Bu inkâr edilemeyecek bir gerçektir.
Bu noktadan hareketle, tabii ki tüm üyelerin ve camianın sorunlarını paylaşabileceği ve hallini ümitle bekleyeceği yuvadır.
Sadece TEMAD için değil, hangi kurum ve kuruluşun yönetimine talip olunursa, olunsun, bu bir şirket, apartman ya da site yönetimi de olabilir. Yöneticilerin daima, sabır, anlayış, hoşgörü, adil, inandırıcı, güven veren birleştirici tutum ve davranış içinde, duygusallıktan ari hareket etmeleri, hukuk ve terbiye kuralları içinde eleştiriye tahammüllü olmaları üslendikleri görev ve sorumlulukların gereğidir.
Yönetim kadrosunun bu ilkeler doğrultusunda hizmet verdiği kişilerle denge ve dolayısıyla huzuru sağlamak mecburiyeti vardır. Tabii ki bu tek taraflı olamaz. Taksiri olan gerekçe ve kanıtlarıyla gereken işleme tabi tutulmalıdır.
Bu bağlamda son zamanlarda meydana gelen olaylar ve ihraçlar doğru olmamıştır. Üzmüştür, kırmıştır. Gelecek açısından düşündürücü ve endişe verici olmuştur.
Birçok meslektaşımın muvazzaflık hayatı kadar, emeklilik yaşamı olan, 27 yıllık bir TEMAD üyesi olarak, bu olumsuzlukların kısa sürede giderilmesi, camianın sevgi ve saygıyla kucaklaşarak bütünleşmesi en samimi dileğimdir. Kazanmak çok zor, kaybetmekse çok kolaydır. Biz bizi sevmez, saymazsak, kimse bizi sevmez, saymaz. Hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyor. Sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
vecihi ünaldılar
Perşembe, 27 Kasım 2014 20:34 | burhaniye
Değerli Meslektaşlarım;
TEMAD’ımızın son genel kurulunda, sayın Hamza DÜRGEN’in grubunda seçime girdim. Yanlış anlaşılmalara sebep olmamak için, bugüne kadar susmayı yeğledim.
Ancak, son zamanlarda üzülerek müşahade ettiğim sayfalardaki hitap ve yazışmalar için görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce şunun bilinmesi gerekir ki; herkes her konuda, düşünce, görüş, beğeni, istek ve eleştiri yapabilir. Ne var ki bunların hukuk, sevgi, saygı ve terbiye kuralları içinde olması gerekir. Zira, yarın öbürgün yüz yüze bakmak ve görüşmek zorunda olan, aynı çileyi çekmiş, üniformasını teri, hatta kanıyla ıslatmış, onurlu meslek mensupları olduğumuz asla unutulmamalıdır.
Biz bizi sevmez, saymazsak; kimse bizi sevmez, saymaz. İnternet ortamında yazdıklarımızı herkesin okuduğunu biliyorsak eğer, kimseye malzeme vermemeliyiz.
Bazı değerlendirmeler, gerçekten rahatsız edici olmaktan da öte durumda. Kendimle ilgili bir örnek vermem gerekirse, her zaman ifade ettiğim gibi, ben aidatını ödeyen 27 yıllık bir TEMAD üyesi isem, olan, biten hakkında bilgi sahibi olmak istemem kadar doğal bir şey olamaz. Derneğimin yönetimi ile ilgili görüş, beğeni ve eleştirilerimi tabii ki ifade edeceğim. Bundan rahatsız olunmaması gerekir. Hatta sadece yazı yazmakla sorunların çözülemeyeceği inancıyla bir ekiple çalışarak, seçime girmek, diğer bir deyişle, camiama hizmet vermek için sahaya inmek hata mıdır? Sonrasında, “ Seçimi kaybedenler, kinlerini kusuyorlar, nifak tohumları saçıyorlar” gibi çirkin ifade ve değerlendirmeler çok yanlıştır. Demokratik ortamda tabii ki adaylar ve ekipler çıkacak yarışacaklardır. Bu söylenenler, sizinle ilgili değil, diyenler olabilir. Benim olup, olmamam önemli değil. Demek ki, yazarken, söylerken, acaba alınanlar, kırılanlar olabilir mi, üzer miyim, diye daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Değinmeden geçemeyeceğim. Arkadaşlarımız bir sendika kurmuşlar. Hayırlı olsun, dileklerimi ifade ettim. Tartışmaların ardı arkası kesilmiyor. Legalmiş, illegalmiş. Kurucu ve yöneticileri şöyleymiş, böyleymiş. Bunlar yanlış şeyler. Oturulur, görüşülür. Kırmaya, kırılmaya ne gerek var? Kadrolar beğenilmiyorsa, uygun görülmüyorsa, değiştirilebilir. Kuruluşla ilgili görüş ve öneriler tartışılır. Doğrusu ne ise bulunur ve yapılır. Ayrıca, her oluşumu ve üyelerini TEMAD’ımıza karşı, onu yıkmak için gibi algılamak ya da böyle göstermek, daha da yanlıştır. Sempati duyanların ve üye olanların TEMAD’la ilişiğinin kesilmesi uygulaması bu yanlışın kat sayısını yükseltir. Zira, üye kolay bulunmuyor. Silmek kolay, kazanmaksa çok zordur. Oysa suçlamak yerine, asıl önemli olan, eğer varsa, TEMAD’dan niçin soğuma ve kopmalar başlamıştır. Memnuniyetsizlik nedendir? Niçin alternatif arayışlar başlamıştır? Bunların irdelenmesi, tespiti ve bu durumun derhal telafi ve tedavisi gerekir.
Özetle: Bu kutuplaşma, zıtlaşma ve kötü gidişe dur demek adına, herkesin ama herkesin, uygulama ve düşüncelerini gözden geçirmesinde fayda vardır. Zaman, birbirimize sevgiyle, saygıyla sarılma zamanıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı günleri de dikkatle takip etmek durumundayız. Tüm meslektaşlarımdan istirhamımdır. Lütfen bu kısır çekişmeleri ve terbiye dışı yazışmaları derhal sonlandırınız. Bakınız, sıkıntılarımızın giderilmesi, haklarımızın alınması konusunda, tren kaçmak üzere. Yoğun çalışma ve görüşmelerin yapılması gereken günlerdeyiz. Sonra ah, vah etmenin bir faydası yok. Hele hele benim gibi yaşı ilerlemiş arkadaşlarımızın Allah bilir ama pek zamanı da yok. Musalla taşının başına dikilip, nemli gözlerle, bu da göremeden gitti, demenin hiç ama hiç faydası yok. Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyor. Sağlıklar diliyorum.
TEMAD’ımızın son genel kurulunda, sayın Hamza DÜRGEN’in grubunda seçime girdim. Yanlış anlaşılmalara sebep olmamak için, bugüne kadar susmayı yeğledim.
Ancak, son zamanlarda üzülerek müşahade ettiğim sayfalardaki hitap ve yazışmalar için görüş ve düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Önce şunun bilinmesi gerekir ki; herkes her konuda, düşünce, görüş, beğeni, istek ve eleştiri yapabilir. Ne var ki bunların hukuk, sevgi, saygı ve terbiye kuralları içinde olması gerekir. Zira, yarın öbürgün yüz yüze bakmak ve görüşmek zorunda olan, aynı çileyi çekmiş, üniformasını teri, hatta kanıyla ıslatmış, onurlu meslek mensupları olduğumuz asla unutulmamalıdır.
Biz bizi sevmez, saymazsak; kimse bizi sevmez, saymaz. İnternet ortamında yazdıklarımızı herkesin okuduğunu biliyorsak eğer, kimseye malzeme vermemeliyiz.
Bazı değerlendirmeler, gerçekten rahatsız edici olmaktan da öte durumda. Kendimle ilgili bir örnek vermem gerekirse, her zaman ifade ettiğim gibi, ben aidatını ödeyen 27 yıllık bir TEMAD üyesi isem, olan, biten hakkında bilgi sahibi olmak istemem kadar doğal bir şey olamaz. Derneğimin yönetimi ile ilgili görüş, beğeni ve eleştirilerimi tabii ki ifade edeceğim. Bundan rahatsız olunmaması gerekir. Hatta sadece yazı yazmakla sorunların çözülemeyeceği inancıyla bir ekiple çalışarak, seçime girmek, diğer bir deyişle, camiama hizmet vermek için sahaya inmek hata mıdır? Sonrasında, “ Seçimi kaybedenler, kinlerini kusuyorlar, nifak tohumları saçıyorlar” gibi çirkin ifade ve değerlendirmeler çok yanlıştır. Demokratik ortamda tabii ki adaylar ve ekipler çıkacak yarışacaklardır. Bu söylenenler, sizinle ilgili değil, diyenler olabilir. Benim olup, olmamam önemli değil. Demek ki, yazarken, söylerken, acaba alınanlar, kırılanlar olabilir mi, üzer miyim, diye daha dikkatli olmamız gerekiyor.
Değinmeden geçemeyeceğim. Arkadaşlarımız bir sendika kurmuşlar. Hayırlı olsun, dileklerimi ifade ettim. Tartışmaların ardı arkası kesilmiyor. Legalmiş, illegalmiş. Kurucu ve yöneticileri şöyleymiş, böyleymiş. Bunlar yanlış şeyler. Oturulur, görüşülür. Kırmaya, kırılmaya ne gerek var? Kadrolar beğenilmiyorsa, uygun görülmüyorsa, değiştirilebilir. Kuruluşla ilgili görüş ve öneriler tartışılır. Doğrusu ne ise bulunur ve yapılır. Ayrıca, her oluşumu ve üyelerini TEMAD’ımıza karşı, onu yıkmak için gibi algılamak ya da böyle göstermek, daha da yanlıştır. Sempati duyanların ve üye olanların TEMAD’la ilişiğinin kesilmesi uygulaması bu yanlışın kat sayısını yükseltir. Zira, üye kolay bulunmuyor. Silmek kolay, kazanmaksa çok zordur. Oysa suçlamak yerine, asıl önemli olan, eğer varsa, TEMAD’dan niçin soğuma ve kopmalar başlamıştır. Memnuniyetsizlik nedendir? Niçin alternatif arayışlar başlamıştır? Bunların irdelenmesi, tespiti ve bu durumun derhal telafi ve tedavisi gerekir.
Özetle: Bu kutuplaşma, zıtlaşma ve kötü gidişe dur demek adına, herkesin ama herkesin, uygulama ve düşüncelerini gözden geçirmesinde fayda vardır. Zaman, birbirimize sevgiyle, saygıyla sarılma zamanıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntılı günleri de dikkatle takip etmek durumundayız. Tüm meslektaşlarımdan istirhamımdır. Lütfen bu kısır çekişmeleri ve terbiye dışı yazışmaları derhal sonlandırınız. Bakınız, sıkıntılarımızın giderilmesi, haklarımızın alınması konusunda, tren kaçmak üzere. Yoğun çalışma ve görüşmelerin yapılması gereken günlerdeyiz. Sonra ah, vah etmenin bir faydası yok. Hele hele benim gibi yaşı ilerlemiş arkadaşlarımızın Allah bilir ama pek zamanı da yok. Musalla taşının başına dikilip, nemli gözlerle, bu da göremeden gitti, demenin hiç ama hiç faydası yok. Hepinize sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyor. Sağlıklar diliyorum.
vecihi ünaldılar
Pazartesi, 10 Kasım 2014 10:56 | burhaniye
CUMHURİYETİMİZİN KURUCUSU, EBEDİ BAŞKOMUTAN, ULU ÖNDER GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜMÜZÜ, VEFATINDAN BU YANA, KAÇ YIL GEÇERSE GEÇSİN, HER 10 KASIM’DA YOKLUĞUNU DERİNDEN HİSSEDEREK, DAHA DA ARTAN BİR ÖZLEMLE, ARIYOR VE ANIYORUZ.
YİNE BİR 10 KASIM…
İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ŞU GÜNLERDE, GERÇEK ATATÜRK SEVGİSİYLE, ATA’MIZIN İLKE VE DEVRİMLERİNDEN ÖDÜN VERMEDEN, NE DEDİĞİNİ İYİ ANLAYARAK, SAPMADAN, SAPTIRMADAN ÇİZDİĞİ YOLDA HIZLA YÜRÜYEREK KOYDUĞU HEDEFLERE ULAŞMAMIZ, ONUN MİRASINA SAHİP ÇIKMAMIZ BOYNUMUZUN BORCUDUR.
DEĞERLİ ŞAİRİN YAZDIĞI GİBİ.
BEKLİYORUZ DEVRİMİNİ BİZ,
ÇÖKMEYECEĞİZ DİZ.
İSTERSE HAYAT ZEHROLSUN,
İSTERSE REFAH KOHROLSUN.
İSTERSE KURŞUN DÜŞSÜN YANIMIZA BELİMİZE
İSTERSE GEÇİNMEK İÇİN BİR DİLİM
KURU EKMEK GEÇMESİN ELİMİZE.
HALEL GELMEZ BİZİM ATEŞİMİZE.
DÜNYA DÜŞSE PEŞİMİZE
YER SARSILSA YERİNDEN
NE SENDEN GEÇERİZ, NE SENİN ESERİNDEN
YİNE BİR 10 KASIM…
İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ ŞU GÜNLERDE, GERÇEK ATATÜRK SEVGİSİYLE, ATA’MIZIN İLKE VE DEVRİMLERİNDEN ÖDÜN VERMEDEN, NE DEDİĞİNİ İYİ ANLAYARAK, SAPMADAN, SAPTIRMADAN ÇİZDİĞİ YOLDA HIZLA YÜRÜYEREK KOYDUĞU HEDEFLERE ULAŞMAMIZ, ONUN MİRASINA SAHİP ÇIKMAMIZ BOYNUMUZUN BORCUDUR.
DEĞERLİ ŞAİRİN YAZDIĞI GİBİ.
BEKLİYORUZ DEVRİMİNİ BİZ,
ÇÖKMEYECEĞİZ DİZ.
İSTERSE HAYAT ZEHROLSUN,
İSTERSE REFAH KOHROLSUN.
İSTERSE KURŞUN DÜŞSÜN YANIMIZA BELİMİZE
İSTERSE GEÇİNMEK İÇİN BİR DİLİM
KURU EKMEK GEÇMESİN ELİMİZE.
HALEL GELMEZ BİZİM ATEŞİMİZE.
DÜNYA DÜŞSE PEŞİMİZE
YER SARSILSA YERİNDEN
NE SENDEN GEÇERİZ, NE SENİN ESERİNDEN
82 Ziyaretçi defterindeki mesajlar