47 İNTİHAR CİNNET HALİ

AKP, 3 büyük, 3 tarihi projeye imza atıyor.
–  Nükleer santral
–  İstanbul’da 3. havaalanı
–  Suni boğaz
* * *
Bunlar bittiği zaman tabii ki büyük eserler olarak anılacak.
Bir de ikinci derecede  büyük sayılabilecek yapılar var…
–  Üsküdar–Yenikapı, Boğaz altı geçişi
–  3. Boğaz Köprüsü
AKP’ye karşı olmak başka fakat memleket yararına olan eserleri, işleri takdir etmek başka.
* * *
Fakat AKP hükümetinin unuttuğu bir büyük, kalıcı eser daha olmalı.
O da İstanbul’un kıyılarını açmak değil mi?
Oysa AKP, kıyıları açmak bir yana, açık olanları bile kapatıyor.
Gezin, görün kıyılarda, vatandaşlar aleyhine nasıl inşaatlar hızla yer alıyor..
Mesela, bir tatil günü Florya’dan çıkın, Sarayburnu’na kadar gelin. Vatandaşların kıyılardaki yeşil alanlardan nasıl yararlandığını görün.
Ve bu kıyılardaki yeni yapıları seyredin.
Oysa bir süre önce TBMM Dilekçe Komisyonu, kıyıları halkın kullanabilmesiyle ilgili bir rapor hazırlamıştı.
Ve buralarda yeni yapılanmaya izin verilmediği anlatılmıştı. 

PKK
Çekilme süreci
Çekilme dün başladı. Çünkü PKK ayın 8’i demişti.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek ise “çekilmenin çoktan başladığını” söyledi. O veya bu, 30 yıl sonra PKK çekiliyor ya, ha dün, ha yarın. Sonuç barışsa, çekilme birkaç gün önce veya sonra olmuş ne çıkar? Biz sonuca bakalım.

OLUR MU?
Kaçak elektrik
“Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt ve Şırnak illerini kapsayan, ‘Dicle Elektrik Dağıtım’daki kaçağın faturası 3.9 milyar liraya ulaştı.
Enerji Bakanı Taner Yıldız, BDP milletvekillerinin halkı bilinçli olarak fatura ödememeye yönlendirdiğini söyledi.”  Bu bir gazete haberi. Ancak çok şey ifade ediyor. BDP milletvekilleri, bütün Türkiye’nin vekili değil mi? Onlar kendilerini bir bölgenin avukatı mı  zannediyorlar?
Ve 6 şehrin dışındakilere haksızlık yapmayı meşru sayıyorlar. Olur mu?

47 intihar
Cinnet hali
Tüylerim diken diken oluyor? Sizin de değil mi?
Neden?
Şu haber yüzünden.
“Son üç yılda 47 astsubay intihar etti!”
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği Bakanı Ahmet Keser, bu olay için: “Cinnet hali” diyor. Peki bazı astsubaylar, niye cinnet getiriyor?
Çözüm yok mu?

MİLLİYET
Günler geçiyor
Milliyet’in 63. yılı kutlandı. Nice yıllara…
“Milliyet’in 60. yıl” albümünde, ben, “Milliyet benim hayatım” derken bütün hayatımın, bütün günlerimin bu müessesede ve bu müessese için geçtiğini ifade etmek istemiştim.
Bugün de aynı şeyi söylüyorum: Kolay değil, aynı müessesede Milliyet’te ve Milliyet için… Milliyet’in saygınlıkta birinciliği için… Ve 49 yıl. 
Ve iki fakülte bitirdikten sonra… Bütün bilgi, deneyim ve emeğimi bu gazeteye, her gün ve gece gündüz vererek ömür sürdürmek.
En tehlikeli zamanlarda, en tehlikeli günlerde de adeta sırat köprüsünden Milliyet’i geçirmek yönetici olarak, benim ve arkadaşlarımın görevi oldu. Uykusuz bırakan ne sorumluluklar üstlendik…
Seyirci değil, emekçi oldum. Milliyet uğruna ‘hapis cezası’na bile mahkum edildim.
Yazı işlerinin Milliyet’i terk ettiği gün, “Özel uçak tut acele Türkiye’ye gel” talimatını Almanya’da aldım, döndüm.
“Milliyet benim hayatım” demekte haklı değil miyim? Ben bununla, yani “Milliyet”li olmakla, “Milliyet ailesi”nin bir mensubu olmakla iftihar ediyordum, ediyorum, edeceğim. Bugün de görev, sorumluluk üstlenen arkadaşlarıma başarılar diliyorum.