Dolar 32,5565
Euro 34,8810
Altın 2.431,26
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 29°C
Az Bulutlu
Ankara
29°C
Az Bulutlu
Çar 27°C
Per 23°C
Cum 24°C
Cts 25°C

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR?-6 (YURTDIŞINDA YÜKSEK LİSANS İÇİN KADRO YOK)

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR?-6 (YURTDIŞINDA YÜKSEK LİSANS İÇİN KADRO YOK)
14/02/2014 3:33 PM
20.231
A+
A-

POSTA

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR? 6

Yurtdışında yüksek lisans için kadro yok

Ankara gibi olayı ve nüfusu çok bir ilin bomba imha ve olay yeri inceleme kadrolarının sayısı ile Kırıkkale, Kırşehir gibi küçük illerin kadro sayısı aynı. Yurtdışında yüksek lisans için astsubaylara ayrılmış bir kadro yok. Yerinde dil eğitimleri için kadro; astsubaya 1, subaya 5 şeklinde.

Astsubayların kadro ve uzmanlaşmayla ilgili sıkıntıları da üzerinde konuşmaya değer. Bir örnek ile başlayalım. Olay yeri inceleme timinin ve ‘bombacı’ denilen patlayıcı madde imha uzmanı astsubayların parmak bastığı bir konu var. O sıkıntıyı bir başçavuş şöyle anlatıyor: "Ankara’nın nüfusu 4-5 milyon. Kırıkkale, Kırşehir yahut başka bir küçük ili ele alalım, nüfusu 50-60 bin, 100 bin olan. Kadrolarımız aynı. Olay yeri inceleme timinin bu illerdeki kadrolarıyla bizimki aynı. Bizim burada müdahale ettiğimiz olayların kapsamı, sayısı oraların 3-4 katı ama kadrolar aynı. Bu konuda bir düzeltme yapılmalı."

İl küçük kadro büyük
Başçavuşun bu nazik ifadeli isteğini biz biraz açacak olursak, ‘İller arasındaki kadro adaletsizliği giderilmeli, her ilin nüfus ve olay potansiyeli dikkate alınarak güvenlik kadroları oluşturulmalı’ diyebiliriz. Astsubay, jandarma bölgesindeki bomba ihbarlarına müdahale ettiklerini, bunun dışında askeri birliklerdeki mühimmat imha işini de üstlendiklerini belirtiyor. Kadro sorununu anlatmak için konuya giren bir başka astsubay da kadrolardaki dengesizliğin yarattığı sorunları şöyle anlatıyor: "Orduda yaklaşık 100 bin astsubay, 35 bin de subay var. Lojmanlar Ankara’da 1000 adet ise bunların 550’si subayların, 400’ü astsubayların, 50’si de memurların. Kamu Konutları Kanunu’nda ‘yararlanmama şartı’ olarak sadece bir hüküm bulunuyor. O da daha önce lojmandan yararlanmamış olmak.

Kadro hantallığı yaşanıyor
‘Yararlananlar puanlarına göre istifade eder’ diyor. Sadece kanunda bir satırda, ‘TSK ihtiyaçları doğrultusunda yönetmelik çıkarır’ denildiği için ve bu yönetmelikleri hazırlayanlar da subaylar olduğu için maalesef sonuç böyle oluyor. Nakdi ödüller yine yüzdelendirilmiş. Yaklaşık yüzde 5 subay, yüzde 3 astsubay, yüzde 2 uzman erbaş olarak… Yurtdışında yüksek lisans için astsubaylara ayrılmış bir kadro bile yok. Yerinde dil eğitimleri için kadro astsubaya 1, subaya 5 şeklinde. Geziler için kadro yine adaletsiz: 1 astsubaya 15 subay. Büyük karargahlarda astsubaydan çok subay mevcut. Mesai şartlarına gelince, gerçek anlamda kişiye hizmet ediliyor. Komutan özellikle sert ise kimse ‘hayır’ diyemiyor. Yapılan işlem eksik veya yanlış olsa da…"
Aynı astsubay bir başka kadro sorununun astsubaylar üzerinde yarattığı yüke şöyle değiniyor: "Yanlış kadrolaşmalardan dolayı zaman içinde TSK hantallaşıyor. Bir örnek vereyim. Denetleme sistemi var oldukça da gerekli. Ancak milli güvenlik dersi öğretmeni olarak görev yapan albaylar, bu ders kaldırılınca boşa çıktılar ve denetleme subayı olarak atandılar. Denetçi subayların sayısı artınca, birliklerimizde iş yapamaz hale geldik. Düşünün, dünyanın hangi işinde bir işyeri yılda 25-30 kez denetlenir? Sadece denetime hazırlanmak 10-15 gün sürüyor.

İyi örnekler de var
Bunun yanında gece dersleri var nöbetler var… İnanın astsubaylar ve aileleri çok mutsuz… Sistemde teğmenden çok albay var. Sizin çalıştığınız birimde 10 yöneticinin ve 6 memurun olduğunu düşünün. Bir de Milli Savunma Bakanlığı tarafından kurulan Astsubay Hakları Komisyonu’nun kimlerden oluştuğuna bakın:
1 tuğgeneral, 2 kurmay albay, 2 kurmay yarbay, 2 kurmay binbaşı…"
Branşlaşma ya da uzmanlaşma konusunda bir jandarma kıdemli başçavuş olumlu örnek veriyor, kendi uzmanlık alanını anlatarak başlıyor söze: "3.5 aylık bomba imha temel kursundan sonra, bir aylık tekamül (gelişme) kursu gördük. Daha sonra Bosna Hersek’te Türk Barış Kuvveti’nde görev yaptım. Ardından Amerika’da Luisana Polis Akademisi’nde 6 hafta süreli ‘patlayıcı maddelere karşı önlemler’ kursu gördük. Bu nedenle branşlaşma kapsamındayız. Sürekli aynı görevi yapıyoruz. Olay yeri inceleme timinde branşlaşma iyice oturdu. 2 yıl önce ‘ihtisaslaşma’ diye bir kitap hazırlandı. İhtisas kitabında adınız varsa; başka bir ile de gidecek olsanız, kesinlikle ihtisasınız olan o branşlara atanıyorsunuz."

‘Hizmet süremiz aynı, emekli maaşımız farklı’
Emekli sağlık kıdemli başçavuş RT’nin yaşadığı kadro sorunu şöyle: "1965’te Sağlık Astsubay Okulu’nu bitirdim. Diplomalarımıza atılan bir imzadan dolayı, mecburi hizmetten sonra ordudan ayrılıp sivilde görev alamıyorduk. Bu diplomayla sivilde bir enjeksiyon dahi yapma yetkimiz yoktu. Daha sonra bu hak, hukuk mücadelesiyle kazanıldı. Değişik birliklerde görev yaptıktan sonra GATA’da 50 hafta anestezi kursu gördüm. Kademe ilerlemesi gibi özlük haklan kazanmayalım diye kurs 52 yerine 50 haftada bitiriliyor. Anestezi
uzmanı doktorların dışarıda muayenehane kazancı olamayacağı için sayıları yetersiz. Boş kadrolar da anestezi teknisyenleriyle dolduruluyor. Benim son görev yerim 400 yataklı Bursa Asker Hastanesi’ydi. Anestezi teknisyeni olarak uzman doktor olmadan Sarıkamış ve Bursa’da çalıştım. Ameliyathanede her cerrahi branşla çalıştım. Fakat uzmanım olmadığı için, birinci sicil amiri olarak mevcut cerrahlardan en kıdemli olanı sicilimi verdi. Ben kadro görevimi layıkıyla yaptığımı düşünüyorum. Mahkeme ve disiplin cezalarım da yok. Benimle aynı sene mezun olmuş aynı sene hizmet yapmış arkadaşım üstün
sicil aldığı için benden 450 TL gibi fazla emekli maaşı alıyor. Ben başarısız isem niye ‘Kadro görevini yapamaz’ diye beni ordudan atmadılar?"

‘Aynı gemide yarım tazminat’
"26 yıllık bir deniz astsubayıyım. Meslek hayatımın 20 yılını denizlerde fındık kabuğu gibi sallanan firkateynlerde geçirdim. Aylarca ailemden uzakta kaldım. Kızım evden çok uzaklardayken dünyaya geldi. Onu 3 aylık olduğunda görebildim. Bu ayrılıklar hiç bitmedi. Eşim, kızıma hem anne oldu hem baba. Seyirlerden dönünce beni tanımadı. Kiralık evde kömür taşırken merdivenlerden düştü bacağını kırdı ben yine yoktum. Ama hiç yılmadım hep ‘Vatana hizmet görevimdir’ dedim. Fırtınalı havalarda boynuma astığım poşetin içine
kustum ama görev yerimi terk etmedim. Fakat aynı gemide görev yaptığım subayın denizde çalıştığı için aldığı tazminatın yarısını aldığımı öğrendiğimde dondum kaldım. ‘Düzeltilir, bir hata vardır’ dedim. Aynı subayın amir olduğu için bir tazminat, kurmay olduğu için başka bir tazminat daha aldığını duyunca, ‘Düzelir,
bana da verirler nasılsa diyerek’ ses çıkarmadım. Emekli olunca benim maaşımın yarıya düştüğünü ama o subayın maaşının hiç değişmediğini öğrenince ‘pes’ artık dedim. Bizim başkalarının parasında gözümüz yok. Ama haksızlık."

‘İkinci çocuğa cesaretim yok’
(M.T. Astsubay): 1996 yılından beri astsubayım. Önümüzde 21 günlük bir tatbikat var. Bu tatbikatlarda karavanadan mecburen yemiş olduğumuz yemeklerin bedeli günlük 11 TL. Bu bedel, bir sonraki mesaimizden anında kesiliyor. Mesaiye devam ettiğimiz sürece; ne mesai ücreti ne nöbet ücreti, hiçbirşey alamıyoruz. Biz hangi devletin memuru oluyoruz? Tunceli’de şark hizmetimi yaptığım esnada doğan oğlum döndüğümde 1 yaşındaydı ve bana 2.5 yaşına kadar baba demedi. Çocuğumuzun doğduğu il farklı, ilkokulu farklı, ortaokulu farklı bir ilde… Korkudan ikinci çocuğu yapmaya cesaret edemiyoruz. 18 yılda tatbikat vs. hariç evden ayrı kaldığım sadece nöbet sayısı 840’tan fazla, 2 yıl Tunceli’yi ve tatbikatları da eklediğimde neredeyse 2000 güne yaklaşıyor. Gerisini hesap edin işte.

NE DEDİLER?

‘Bomba uzmanıyım tazminatım polisten az’
İsmini vermek istemeyen bir astsubay sorununu şöyle dile getiriyor: "Konu çok ama benimle ilgili bir bölümden bahsedeyim sizlere. Eşit işe eşit maaş diyorlar fakat uygulamada böyle değil. Ben bir bomba imha astsubayıyım ve alanında uzman kişiyim. Polisleri düşük gördüğümden değil ama biz bir seviye daha aktif görevlerde çalışıyoruz. Güneydoğu en belirgini ve süreklilik var. Polisler bomba imha tazminati olarak 1100 TL alırken bizlere 120 TL reva görülüyor, nerede eşitlik? En can alıcı nokta ise; yapılan subay astsubay arasındaki ayrım. Subay imha tazminatını 13000 puan üzerinden alırken, astsubay 9000 puan üzerinden alıyor ki işi yapan hep astsubay. Bunun bir açıklaması olmalı. Acaba açıklaması şu mu? Subay bomba imha ederken patlama olursa vücudu 100 parça oluyor, astsubay imha yaparken patlama olursa 5 parçaya bölünüyor. Subay o yüzden mi fazla tazminat alıyor, bu mudur açıklaması? iki taraf da insan değil mi?"

‘Asıl sebep İç Hizmet Kanunu’
Emekli astsubay FÖ anlatıyor: "Ben 25 yıl Deniz Kuvvetleri’nde görev yapmış emekli bir astsubayım. Bence sorunun asıl sebebi; îç Hizmet Kanunu’dur. Birkaç tane hakim albay oturmuşlar; subaylar en çok nasıl rahat eder, meslek hayatları boyunca nasıl mutlu olurlar diye kafa yormuşlar. Ve vardıkları sonuç, bütün angarya işleri yapacak bir zümre yaratmışlar. O da ‘astsubaylar’. Öyle kanunlar yapmışlar ki bütün işlerin sorumlusu onlar olacak fakat hiçbir yetkisi olmayacak, istediği kadar tecrübeli olsun 21 yaşındaki teğmenden daha tecrübesiz olacak, ondan emir alacak ve onun babası yaşında dahi olsa ondan az maaş alacak, göstermelik rütbe artışı yapılacak fakat hiçbir işe yaramayacak, emekli olduktan sonrada subayın üçte biri kadar emekli maaşına talim edecek. Mecburen başka işlerde çalışmak zorunda bırakılacak, 50 yaşından sonrada onun bunun ağız kokusunu çekmek zorunda bırakılan ezilmiş, kızgın bir zümre… Malesef astsubayların durumu budur."

20 yıl kıdemden sonra ilk kadroya dönüş
Antalya’dan emekli bir astsubay anlatıyor: "Sadece 1 yıl kıdemli bir astsubayın, görev yapıp ayrıldığı bir kadroya, 20 yıl kıdem aldıktan sonra dönmesine ne dersiniz? Böyle bir meslek grubu hiç duydunuz mu? Astsubaysanız, bu olağan bir durumdur. Diyelim ki, mahalle kahvesi ortamında, 50 yaşında bir emekli subaya, 70 yaşında bir emekli astsubay ‘Ali Bey’ olarak tanıştırıldı. Aradan bir süre geçip emekli astsubay olduğu, subay tarafından öğrenildiğinde, anında subay ‘bey’i kaldırır, babası yaşındaki adama ‘Ali’ demeye başlar. Bütün zamanlarda olduğu gibi. astsubaylar bu mesleği ekonomik zorunluluk nedeniyle seçmişlerdir. Bu nedenle astsubay, emekliliğini hak etme gününü iple çeker. Çalıştığım dönemde 20 yılını dolduran astsubay emekliliği hak eder, emekli olur, emekli maaşı yetmese bile ek işte çalışırdı. Emekli olmak bir kurtuluştu. Artık emeklilikte yaş sınırlaması nedeniyle bu da mümkün değil. 60’lı yaşlarınıza kadar böyle, adaletsiz, zor şartların hüküm sürdüğü bir ortamda, umutsuz görev yapmak durumundasınız."

YARIN: OYAK yönetiminde söz hakkı istiyorlar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.