Dolar 32,5565
Euro 34,8810
Altın 2.431,26
BİST 9.645,02
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 29°C
Az Bulutlu
Ankara
29°C
Az Bulutlu
Çar 27°C
Per 23°C
Cum 24°C
Cts 25°C

EN GENÇ GAZİYE DEVLET SÖZÜ

EN GENÇ GAZİYE DEVLET SÖZÜ
11/02/2013 4:40 PM
20.355
A+
A-

http://tbmm.ajanspress.com.tr/customer/basic/press/Displayer.aspx?id=20867840&

Barış olursa kendimi iyileşmiş sayarım!

PKK’nın yaptığı silahlı saldırıda 2 ablası ve 2 arkadaşını kaybeden, kendisi de felç kalan Nuran, ‘Giden gitti. Ama artık barış gelsin. Eğer barış olursa kendimi iyileşmiş, yürüyebilen bir insan kadar iyi hissedeceğim’ diye konuşuyor

BURCU ÜNAL
Fotoğraflar: BÜNYAMİN AYGÜN

Çoğumuz için sıradan bir gündü 21 Eylül 2011 akşamı… Kimimiz evimizde oturmuş televizyon seyrediyor, kimimiz dostlarımızla sohbet ediyor, kimimiz çoktan başımızı yastığa koymuş güzel bir gün ümidi ile uykuya dalmıştık.  Fakat Nuran Evin(18), o günden sonra bir daha hiç başını huzurla yastığa koyamadı. Nuran, ablaları Nergis (25) ve Zeynep (31), arkadaşları Nurcan Olgaç (25), Gülcan Olgaç (27) ve Kevser Çekin (25), Zeynep’in aldığı yeni arabayı kutlamak ve şehir dışında okuyan Nergis’e veda etmek için yemeğe çıktılar. Şarkılar söylenerek başlanan yolculuk birden kabusa döndü.
Genç kızlar PKK’nın silahlı saldırısına uğradı ve Nuran’ın deyimiyle ‘hayat o anda durdu’. Ablaları Zeynep ve Nergis ile arkadaşları Nurcan ve Kevser saldırıda hayatlarını kaybettiler. Arkadaşı Gülcan’ın bacağı koptu, Nuran ise omuriliğine saplanan kurşun nedeniyle felç oldu.
Hayat dolu Nuran için o günden sonra hastane odalarında geçecek zorlu bir dönem başladı. Gencecik yaşında omuzlaması son derece zor şeyler yaşayan Nuran’a en büyük destek ise bu süreçte başta ailesi olmak üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ile İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’dan geldi. Yeniden ayağa kalkabilmek umuduyla 4 ay boyunca sadece yüzüstü yatan Nuran’ı tedavisi için bulunduğu ablasının İstanbul Küçükçekmece’deki evinde bu zorlu sürecinde yalnız bırakmayan Şahin ve Mutlu ile beraber ziyaret ettik.

‘Biz çok bedel ödedik’
Şahin, en son temmuz ayı sonunda Siirt’te gördüğü Nuran’ı çok daha iyi gördüğünü söyledi. Şahin, Nuran’a öncelikle yeniden yürümesini sağlayacak cihazın getirtilmesi, daha sonra da diplomasını alarak okulunu tamamlamasını sağlamak için ellerinden geleni yapacaklarına dair söz verdi. Şahin ayrıca asansörü olmayan bir binada yaşayan Nuran’a, daha rahat dışarıya çıkabilmesi ve hastaneye gidebilmesi için asansörlü bir binaya taşınmaları amacıyla destek olacaklarını belirtti.
Nuran’ın daha iyi olabilmesi için devam eden barış sürecinin tamamlanması gerektiğini de vurgulayan Şahin, “Nuran eğer barış olursa kendim iyi olmuş kadar kendimi iyi hissedeceğim diyor. Bu yaşında göre öyle olgun bir duruş ki… Biz çok fazla bedel ödedik. Şu andaki süreç işte Nuran kızımız gibi çocuklarımızın sayısını çoğaltmamak için o kadar önemli ki…” değerlendirmesini yapınca, Nuran da “Bize olan oldu umarım artık başkaları aynı şeyi yaşamaz. Umarım en kısa zamanda barış olur. Zaten bundan başka diyecek başka bir şey var mı?” sözleriyle Bakan Şahin’e destek verdi.

Şahin: Acılar bitsin diye
Olay meydana geldiğinde lise son sınıfta okuyan Nuran, yaşadıklarının ardından kendisini en çok üzen şeylerden birinin de çocukluğundan beri hayalini kurduğu polis üniformasına veda etmek zorunda kalışı olduğunu dile getirdi. Fakat Vali Mutlu, Nuran’a hemen iyi haberi verdi: “Polis olabilirsin. Emniyette birçok sosyal sorumluluk projesi yürütülüyor. Sen tecrübelerin ve duruşunla bu projelerde en ön saflarda görev alabilirsin.” Vali Mutlu’nun, sosyal sorumluluk projelerinde görev alırken de üniforma giyebildiğini söylemesi Nuran’ın gözündeki bulutları birden dağıttı ve gözlerinin içi gülmeye başladı. Şahin’in “Sen bizim kızımızsın” diyerek olgunluğu nedeniyle ayrıca takdir ettiğini dile getirdiği Nuran, bakana hafif bir tebessümle şu yanıtı verdi: “18 yaşındayım ama acılar insanı olgunlaştırıyor.” Şahin’in yanıtı ise netti: “Acılar bitsin diye hep birlikte mücadele ediyoruz.”

Düşünmekten uyuyamıyorum
Güzel gözleri kimi zaman buğulanan Nuran, buluşmamız boyunca sürekli aynı cümleyi tekrarladı durdu: “Giden gitti, olan oldu ama başkaları üzülmesin artık.”
Olgun duruşu ve metaneti ile herkesin takdirini toplayan Nuran hiç de kolay günler geçirmediğini şu sözlerle anlattı: “Bugüne kadar hep ilaçlar sayesinde uyudum ama şimdi ilaçları bıraktım. Uyuyamıyorum ama kendi durumumu düşünmekten değil, vefat eden ablalarımı düşünüyorum. Hala onların öldüğüne inanamıyorum. Onlarla beraber İstanbul’a geldiğimizde Beşiktaş’a, Ortaköy’e giderdik, gezerdik, İstanbul’u çok özledim. Fakat şu anda hiçbir şeyden zevk almıyorum. O yüzden hayal de kuramıyorum. Tek isteğim tekrar yürüyebilmek belki o zaman bir şeyler değişir. Bir de artık barış olsun istiyorum. Hala bana zor geliyor ama artık inanmak istiyorum.”

Şahin:?Çözüme y
aklaşıyoruz

Bakan Fatma Şahin ziyaretin ardından sorulurımızı da yanıtladı.

* Barış sürecine dair değerlendirmeniz neler?
Hayatlar gitti, hayatlar yarım kaldı, hayatlar zorlandı… Bedenler yara aldı, gönüller yara aldı, çok bedeller ödendi. Nuran’ın ‘Polis olacaktım’ demesi o kadar vicdani, o kadar insani bir şey ki… Çözüm de Nuran’lar olmasın konusunda güçlü bir irade… Başbakanımız bu iradeyi gösteriyor, toplum bu mutabakata gelmiş durumda… Bundan sonraki süreç bu kadar genç bir kız bu kadar olgun bir duruş gösterip ‘Eğer düzelirse, ben de düzeleceğim; bu biterse ben de kendimi iyi hissedeceğim’ diyecek kadar bu yaşta böyle büyük bir olgunluk gösteriyorsa, o zaman herkese çok fazla iş düştüğünü gösteriyor bu. O zaman inşallah olgunlaştığını ve çözüme çok yaklaştığımızı düşünüyorum.

* Son dönemde haberlere baktığımızda kadına şiddet artmış gibi görünüyor. Gerçekten bir artış mı var yoksa daha görünür mü oldu?
Her şeyin çok etkisi var. Temel hak ve özgürlükler arttı, açık topluma doğru gidiyoruz. Toplumsal bilinç yükseldi, medyanın buradaki algısı güçlendi. Dolayısıyla şiddet arttı değil görünürlük arttı, bilinç yükseldi. Yapılan iyi şeyleri de daha çok göstermek gerekiyor. Binlerce ev yapılırken bu haber olmayıp, bir evin yıkılması nasıl büyük bir haber oluyorsa bizim alanımız da öyle… Çok fazla şey yapılıyor fakat iyi şeyler de gösterilmeli. Biz izlemeyi güçlendirdik, birimler arası koordinasyonu güçlendirdik, mağdur ile fail üzerinde koruyucu önleyici tedbirleri çalışıyoruz. Fail üzerinde yapılması gerekenleri daha güçlü tedbirler haline dönüştürüyoruz. Tabi uzun soluklu bir mücadele, çok derin bir mücadele, büyük bir kararlılık gerekiyor. Biz o kararlılığı sayın başbakanımızın liderliğinde gösteriyoruz. Ama medyanın odaklandığı noktayı da iyi belirlemek gerekiyor. Olumluya ve iyiye prim verecek. Hem yapılmayanı anlatıp hem de iyi yapılanı daha iyi yapıldığını gösterecek bir toplumsal algı, “bak çözebiliyoruz”, “bak başarabiliyoruz”, “bak azaltabiliyoruz” bu alıgyı güçlendirmek gerekiyor.

BRÜKSEL’DE DANS PLANI

* 14 Şubat’ta kadına yönelik şiddete karşı tüm dünyada 1 milyar kadın dans edecek. Siz de bu etkinliğe katılmayı düşünüyor musunuz?
Biz 14 Şubat’ta resmi bir çalışma için Brüksel’de bulunacağız. Bize orada yapılan çalışmaya katılıp katılmayacağımızla ilgili bir teklif geldi. Sonuçta bu farklı yol ve yöntemlerle duygusal duyarlılığı arttırmak ve odaklanmak, nereye odaklanacağını iyi bilmek noktasında bir çalışma… O yüzden arkadaşlarımızı o teklifi programımız içerisinde nereye koyabiliriz diye bakıyorlar.

* Sarai Sierra cinayetinin ardından “2 çocuklu kadının tek başına İstanbul’da ne işi vardı” diyenler oldu ve bu açıklamalar tartışma yarattı. Siz bu açıklamalar hakkında ne düşünüyorsunuz?
Önyargılar en temel sorunumuz. Hep “ne işi vardı” deyip farklı analizler yapıp, oradan önyargılara dönüştürüyoruz. Zaten temel sorunumuz bu bizim. Hiç kimseyi önyargılarla belirli bir noktaya taşıyıp kafamızda modellemememiz gerekiyor. Herkese insan olarak bakmamız gerekiyor ve yaşam hakkının da en temel hak olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu bakış açısını öncellersek “Ne işi vardı”nın cevabı orada bellidir.

* Dizilerde görülen evlilik dışı ilişkiler, aileye zarar veriyor deniyor, sizce diziler aile yaşamını etkiliyor mu? Bu konuda size nasıl tepkiler geliyor?
Çok şikayet geliyor. Yaptığımız araştırmalarda diziler konusunda toplumun yüzde 80’inin şikayeti olduğunu gördük. Şiddet ve cinsellik üzerinde çok ciddi bir şikayet mekanizması çalışıyor. Sorun şu; aynı zamanda reyting üzerinden ve reklam üzerinden giden de bir yayın anlayışı var. Halkımızın burada şikayet ettiği şeyi izleyip reytingi de arttırma gibi bir kısır döngüsü var. Onun aşılması gerekiyor. Şikayet ediyorsa kurumsal şikayet veya işte şu andaki etik kurulu denilen yurtdışında çalışan bir sistem oluşturulması gerekiyor. Reytingi iyiye, güzele, doğruya yöneltmemiz gerekiyor. Paranın, ticaretin o değerler üzerinden yükseldiği ve herkesin kazandığı bir noktaya dönüştürmemiz gerekiyor.

* Şu anda bu konuda yaptığınız bir çalışma var mı?
Yasaklamadan bilinçlendirerek, duyarlılığa arttırarak, toplumun zihinsel dönüşümünü besleyerek ve medya okuryazarlığını güçlendirerek bunun yapılması gerekiyor. Biz bütün kurumlarla bu konuda ortak çalışma içerisindeyiz.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.