ORDU 'YÜKSEK HAZIRLIK DÜZEYİNDE'

Hükümetin Suriye sınırındaki gelişmeler üzerine Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ‘yüksek hazırlık düzeyine’ getirdiği öğrenildi. Üst düzey bir kaynağının doğruladığına göre, hükümet bu kararı 4 Ekim’de Meclis’ten geçen Suriye tezkeresindeki gerekli görülen durumlarda her türlü önleme başvurma yetkisini kullanarak aldı.

Hükümet Meclis’ten bu yetkiyi 3 Ekim akşamı Suriye tarafından ateşlenen bir top mermisinin sınır ilçesi Akçakale’de bir eve düşüp beş sivili öldürmesi sonrasında istemişti. Suriye’deki durum, 8 Ekim Pazartesi günü bakanlar kurulunda ayrıntılı olarak ele alınmıştı.

Aynı gün Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Suriye’de en kötü senaryonun gerçekleşmekte olduğunu, bunun böyle gitmeyeceğini söylemiş ve hem kendisi hem de hükümetin Genelkurmay ile sürekli temasta olduğunu açıklamıştı. Aynı günün akşamında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel beraberinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu ile birlikte Hatay’da birlik teftişlerine başlamıştı.

Hükümetin, TSK’nın harbe hazırlık durumunu yükseltmesi, hem Orgeneral Özel’in o günden beri sınır boyunca doğu istikametinde neredeyse ilçe ilçe, karakol karakol devam eden teftişlerini hem de son günlerde yoğunlaşan birlik sevkıyatı ve askeri hareketliliği açıklıyor.

Son dönemde sınır bölgesinde yapılan askeri yığınağın birkaç özelliği var. Birincisi, kara kuvvetleriyle sınırlı olmaması. Uzun menzilli topçu birlikleri, tank taburları ve hava savunma birimleri dışında, hava ve deniz kuvvetlerinde de hareketlenme var. Diyarbakır’daki 2’nci Hava Kuvvet Komutanlığı’na Batı Anadolu’daki üslerden yapılan F-16 takviyesi, Gölcük ve Aksaz’dan tam yüklü savaş gemilerinin Akdeniz’e açıldığı doğrultusundaki haberler, Suriye’nin her yönden baskı altına alındığının anlaşılmasını sağlıyor.

İkincisi, bu sevkıyat ve yığınağın gizlenmek bir yana, göstermek istercesine yapılması. Üçüncüsü de buna bağlı. Genelkurmay Başkanı Özel’in Akçakale’de isabet alıp sakinleri öldürülen eve taziye ziyareti yapması, orada Suriye’den yeni bir ihlal olursa daha şiddetle karşılık verileceğini söylemesi, sokakta gençlerle adeta miting yapan bir politikacı gibi sağ yumruğu havada ‘Gösteririz günlerini’ mesajı vermesi caydırma operasyonunun kamuoyu hazırlama boyutunu gösteriyor.

Konuştuğumuz kaynak, “Ne savaş ne de gerginliği arttırmak istiyoruz. Ancak sınırlarımızı ve vatandaşlarımızı korumaya kararlı olduğumuzu göstermek zorundayız. Caydırıcılık bunun için gerekli” diyor ve ekliyor: “Hazırlığın yükseltilmesi budur.”

Harbe hazırlık durumu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin her altı ayda bir, Yüksek Askeri Şûra’da Başbakan’a sunumunu yaptığı bir konu. Hazırlık durumunun yükseltilmesi, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tezkerenin çıkmasının ardından 5 Ekim’de yaptığı “Hazır ol cenge, ister isen sulhu salâh” alıntısının boşuna olmadığının da işareti. Hazırlık durumunun yükseltilmesi ciddi bir gelişme sayılmalı. Öyle ki Türkiye geçen haziran ayında F-4 keşif uçağının Suriye tarafından düşürülmesi sonrasında, sınır boyunca ‘çatışma kurallarını’ değiştirmiş, yani hazırlık durumunu güncellemişti; şimdi ondan daha üst düzeyde bir ‘hazırlıklı olma’ halinden söz ediliyor. Ancak konuştuğumuz üst düzey kaynağa göre, Akçakale olayı ve dolayısıyla tezkereden de önce, MGK’da yapılan değerlendirmeler ışığında hükümet ‘Suriye’den neşet edecek tehditlere karşı tespitlerini’ hazırlamıştı. Bunlar şöyle sıralanıyordu:

1- Sınırdaki belirsizlikler sonucu terörist tehdidin artması. Güvenlik kaynakları bu noktada PKK ve etkisindeki Suriyeli gruplar kadar, El Kaide ve etkisindeki Suriyeli grupların yönetim boşluğundan yararlanarak etkinliklerini arttırmış olmasına dikkat çekiyor.

2- Artan mülteci akını. Başbakan Erdoğan’ın dün 99 bini aştığını söylediği resmi sayının yanı sıra 30 bin kadar Suriye vatandaşının da çoğunluğu pasaportlarıyla Türkiye’de bulunduğu güvenlik kaynaklarınca tahmin ediliyor.

3- Suriye’deki krizin komşu ülkelere yayılma ihtimali. Akçakale olayı ve Türk vatandaşlarının Suriye iç savaşı nedeniyle canını kaybetmeye başlaması buna en sıcak örnek olarak veriliyor.

Burada ilginç olan, daha bir ay öncesine dek yetkililer tarafından Suriye krizinin Türkiye’ye bir numaralı etkisi olarak sayılan mülteci akınının, yerini terör tehdidine bırakmış olması. Bu da Suriye’den gelecek yeni ihlal ve tehditlere karşılık verilmesi durumunda yalnızca Suriye askeri noktalarının değil, ‘terörist odak’ olarak saptanan noktaların da hedef alınabileceğine işaret ediyor.

Meclis’in bugün hükümetin Irak’taki PKK hedeflerini vurma tezkeresini bir yıl uzatmayı oylayacağı da düşünüldüğünde, önümüzde ilginç gelişmelerin bulunduğu söylenebilir.