Dolar 32,4375
Euro 34,7411
Altın 2.439,70
BİST 9.915,62
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 21°C
Hafif Yağmurlu
Ankara
21°C
Hafif Yağmurlu
Paz 22°C
Pts 22°C
Sal 21°C
Çar 21°C

ŞEHİT AİLELERİ NE İSTER?

ŞEHİT AİLELERİ NE İSTER?
21/01/2013 4:03 PM
20.432
A+
A-

http://www.ajanspress.com.tr/customer/basic/press/Displayer.aspx?id=20653213&

Şehit Aileleri ne ister?
 
‘İmralı görüşmeleri’ sırasında Ankara’ya çıkarma yapan Şehit Aileleri Dernekleri önemli görüşmeler yaptı. Onlar istedi, bakanlar söz verdi. Bazen gözyaşları sel oldu, bazen kemikler sızladı.

 

Hepsi çok güçlü görünüyordu ama…

Bir süre önce Antalya Şenit Aileleri Derneği Başkanı Dr. Cengiz Nizam’ın girişimiyle Türkiye’nin bir çok noktasındaki Şehit Aileleri Dernekleri Ankara’da buluşarak bazı temaslarda bulundu. İki konunun öne çıkması amaçlanıyordu bu görüşmelerde, öyle de oldu.  Ancak görüşmeler sırasında çok ilginç gelişmeler yaşandı. Aileler, kendilerine verilen destek için önce teşekkür etti, sonrasında gözyaşları sel oldu aktı. Dirayet aileleri güçlü tutuyordu. 

İkinci devlet kadrosu verildi ama…

TBMM Başkanı Çiçek ile görüşme sırasında Yozgatlı acılı aile “Benim oğlum şehit oldu ama siz kabul etmediniz, parayı geri istiyorsunuz beş kuruşum yok” diye isyan etti. Çiçek, “Seni 50 kere dinledim, dur hele” dedi. Bakan Şahin’in huzurunda “İki devlet kadrosu verdiniz, daha fazla istiyoruz. Kardeş kardeşe düştü” sözleri şehitlerin kemiklerini sızlattı. Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Türel ise şehit ailelerine en çok kendilerin destek olduğunu belirtti. 

Ali BULDU 

Antalya Şehit Aileleri Derneği Başkanı Dr. Cengiz Nizam, ‘İmralı Görüşmeleri’ ve ‘Şehit Aileleri Ne İstiyor?” başlıklı iki konu ile Ankara’dan önemli randevular alarak görüşme talebinde bulundu. Türkiye’nin önemli noktalarındaki Şehit Aileleri’yle birlikte Ankara Türk Metal Sendikası’nda buluşuldu. Yaklaşık 20 kentin Şehit Ailesi Derneği yöneticileri sendikanın soğuk bir salonunda bir araya gelerek “ne konuşalım” toplantısı yaptı. 

Oysa bu konu daha önceden görüşülmüştü. Grubun liderliğini Dr. Cengiz Nizam’ın yapması gerekiyordu ama o kadar farklı talepler sıralandı ki en sonunda ‘vakit oldukça herkes talebini anlatsın’ haline dönüştü. Bazı aileler, “Arkadaşlar ikramiye, maaş zammı, kadro, kömür, odun, giyim ve ücretsiz seyahat, bayram ve tütün yardımları isteyelim. Veren makam, isteyen elden büyüktür. Bu olguyu yerleştirelim. Biz her şeyi isteyelim ki alabildiğimiz bizim olsun” dedi. Bu konuşma salonun soğukluğundan daha çok üşüttü masum yürekleri. Sonrasında ‘icraatlar’ bölümünde yayınlamak üzere şehit aileleriyle fotoğraf çektiren sendika yöneticileri “Çok işimiz olmasına rağmen size vakit ayırdık. Sizler baş tacımızsınız. Gittiğiniz bölgelerde de bunu anlatırsanız seviniriz” denilince kullanılma siyasetinin düğmesine basıldığı anlaşıldı. Oysa aynı sendika yöneticileri Ankara’nın buz kesen havasında salonun kaloriferlerini bile açtırmamıştı. 

TBMM Başkanı Çiçek, “O işler bildiğiniz gibi olmuyor” 

İlk yolculuk herkesin kendi imkanıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi oldu. Her ne kadar Antalya Kahveciler Odası Başkanı olan Kahveciler Federasyonu Başkanı Murat Ağaoğlu, Dr. Cengiz Nizam ve görüşmelere şahit olmak isteyen Ali Buldu’ya Ankara Şöförler Odası’ndan bir araç tahsis ettirme zarafetini göstermiş bile olsa bir çok şehit ailesi adeta kayboldu başkette. Randevu saatine gecikenler, meclis kapısından bile giremeyenler oldu. Neyse ki Yozgatlı Başkan Cemil Çiçek’in Yozgatlı olan tüm meclis çalışanları devreye girdi de toplanabildi şehit aileleri… 

Kısacık boyuyla salona girdiğinde şehit aileleri kendi arasında ‘kim konuşacak’ kavgası yapıyordu. Neredeyse kimse görmemişti. Tek tek selamlaştı, el sıktı. Birkaç dernek yöneticisine söz verdi, dinledi. Ancak konuşmaların belli bölümünde araya girerek “öyle değildi, öyle dememiştim” deyip daha önce görüşmeleri hafızasında tuttuğunu gösterdi. Hatta bir dernek yöneticisinin, “Siz Adalet Bakanı’yken askeriye yüzünden bizi kamu yararı statüsüne koyamadığınızı söylemiştiniz, şimdi askeriyeyi ele geçirdiniz artık bizi kabul edersiniz” sözüne fazlasıyla bozulan Çiçek, kısacık boyunun aslında dev bir adama ait olduğunu şu sözlerle gösterdi;

“Ben asla böyle bir söz etmem. Asker her zaman bizim askerimizdir. Dün öyleydi, bugün böyle olmaz. Ben şehit ailelerine askeriyenin akredite etmediğini, bunun düzeltilmesi gerektiğini, sonrasında kamu yararı dernekler statüsü olabileceğini söylemiştim. Hem Kayseri’deki bir mahkemenin kararını emsal göstermiştim. Çok iyi hatırlıyorum. Bu sözler hoş değil. Yaşananlardan kar çıkarmaya çalışmak, gelişen bazı olayları kendi lehine çevirmeye çalışmak şehit ailesine yakışmaz. O açıdan bu durumu hep beraber çözmeliyiz. TBMM Meclis Başkanı’nın şahsi girişimiyle olacak işler değil bunlar…” 

Daha sonra bir ailenin, “Astsubay ailelerine yeteri kadar destek verilmiyor” ve diğer bir ailenin de, “İstanbul’daki şehitlerin, Anadolu’dakilerden farkı ne, biz üvey evlat mıyız?” türündeki isyanları “burası yeri değil” diyerek diğer aileler tarafından susturuldu. Ancak Yozgatlı bembeyaz uzun sakallı Abdullah Demir’in, “Sayın Başkan, benim oğlum şehit düştü. Madalya verdiniz, maaş bağladınız, tazminat verdiniz. Ancak daha sonra ‘şehit değil’ dediniz, maaşları ve tazminatları geri istediniz. Beş kuruşum yok, şimdi de icraya verecekmişsiniz” isyanı sinirli olan Çiçek’i daha da gerdi. Çiçek, “Senin bu sorununu Yozgat dahil, her türlü ortamda 50 kez dinledim ve 50 kez bu sorununun muhatabının biz olmadığımızı söyledim. Sorunu askeriye çözecek. Sen sus artık ve diğerlerini dinle” diye kibarca gerginliğini hissettird
i. 

Tüm konuşmaları not alan Çiçek, misafirlerini kapıya kadar uğurlarken başka bir şehit ailesi, “Bu İmralı ile görüşmeler ne oluyor? Zaten Habur görüntülerini içimize sindirememişken, İmralı ile şehitlerimizin kemikleri sızlamayacak mı?” diye sokuşturdu lafını. Söylenenleri es geçmeyen Çiçek, “O işler öyle sizin söylediğiniz gibi, dışarıdan bakıldığı gibi olmuyor. Devlet büyük bir devlettir, akan kan artık durmalıdır. Durması için de ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Sizler baş tacımızsınız ama bu kan bir şekilde durmalı” diye anlattı. Başka bir şehit ailesinin, “Suriye ile de savaşacak mıyız?” sorusuna cevap veren Çiçek, “Bizim orada bir laf vardır ‘at’inen it depişir, olan araya girene olur’ diye. Onlar tepişiyor, biz araya girdiğimizde bişey olmasın diye çabalıyoruz. Komşularımız savaş halindeyken ‘bize ne’ diyecek halimiz yok” cevabını verdi. Diyarbakırlı şehit ailesinin, “derneğimizde bir televizyonumuz bile yok, bizlere yardım edin” türündeki serzenişine, “Belediyelerle iyi geçineceksiniz” diyen Çiçek’e aynı şehit ailesi, “Ama o belediye BDP’li” deyince Çiçek üslubunu bozmadan cevabına devam etti; “O zaman o BDP’li belediye ile geçinmeyi bileceksin…” 

Ak Partili Türel, “Güneydoğu’da ya biz olmasaydık” 

Sonraki durak şehit ailelerine öğle yemeği ısmarlayacak olan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Menderes Türel oldu. Türel o kadar yoğun görüşme içindeydi ki aileleri Ak Parti Genel Merkezi’nin alt kattaki salonunda bir araya getirip yemeklerini yedirtti, daha sonra da 3’ncü kattaki kendi makamındaki konferans salonuna aldı. Dr. Cengiz Nizam’ın sunuş konuşmasıyla başladı. Daha sonra konuşan Türel, doğu ve güneydoğu üzerindeki politikalarını anlattıktan sonra, “Biz olmasak o bölgenin tek hakimi malum parti olurdu. Onların ne olduğu da ortada. Oralarda ne CHP var, ne de MHP. Allah korusun ya biz olmasaydık. Biz masum halkın temsilcisiyiz. Biz sizlere sahip çıkıyoruz, sizler de bizlere sahip çıkmalısınız. Şehit ailelerine bizden daha samimi olan başka bir parti var mı? Ne istediniz de yapmadık. Her aileden bir kişiydi, şimdi biz her aileden ikinci kişiyi de devlet kadrosuna almaya başladık” dedi. 

Daha sonra Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı iken yaptıklarını anlatan Türel, “Şehit aileleri benden indirim istemişti. Ben tamamını ücretsiz yaptım. Ama sonra yargı bunu iptal etti, belediye hizmetleri bu yönde yüzde yüz ücretsiz olamazmış. Bende yüzde 99’unu ücretsiz yaptım. Bu yöndeki kararımızı Dr.Cengiz Nizam size çıkarabilir. Onu emsal göstererek bölgenizdeki belediye başkanlarını uyarın. Başkanınız duyarlıysa bu konuyu çözer” diye konuştu. Şehit aileleri, ayak üstü diğer partilerin yöneticileriyle de görüşüp dertlerini aktarmak istedi, ancak hiçbir partinin yöneticisine ulaşamadı. Ulaştıkları da “işlerimiz yoğun, sorunlarınızı yazılı gönderin çözümü için uğraşalım” cevabını verdi.

Son durak Kadın ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin oldu. Bakanlığın yeni taşındığı görkemli binayı bulmakta bile zorlanan bazı şehit aileleri, ‘bize neden araba tahsis etmedi’ diye Menderes Türel’i suçlamak istedi. Ancak bu siteme “Türel’den araç isteseydiniz olabilirdi, isteyen oldu mu?” diyen Nizam’a kimse cevap veremedi. Şahin’in yeni binasındaki özel asansöründen konferans salonuna geçen ailelere kuru pasta ve çay ikram edildi. Bakanlık bünyesinde yeni kurulan ‘şehit aileleri’ daire başkanlığı yetkilileri de görüşmede hazır bulundu. 

Bakan Fatma Şahin, tüm şehit ailelerinin ellerini tek tek sıktı. Bazı elini uzatmak istemeyen muhafazakar erkek dernek yöneticilerine de anlayışla kabul eden Şahin, “sizler de büyüğümüzsünüz, hakkınızı helal edin o zaman” diyerek dertleri dinlemeye başladı. Daha önceki ziyaretlerde “yeri burası değil” diyerek susturulan bazı aileler, “artık konuşma zamanı” diyerek tek tek söz alarak içlerindekini döktü. İşte ipler tam da burada koptu. 

Bakan Şahin, Antalyalı Cengiz Nizam’ı kutladı 

Temsilcinin konuşmasını dinlemeyen bir çok aile hep bir ağızdan konuşmaya başlayınca salonda uğultu oluştu. Uyarıları da takmayan aileler, “Biz şehit ailesiyiz, bizi dinleyecek ve sorunlarımıza çare olacaksınız. Bizim şehitlerimiz toprakta yatıyorsa sizin yüzünüzdendir ve bunun hakkını vereceksiniz” demeye başladı. Bozulduğunu bile belli etmeyen Bakan Şahin, “Haksızlık etmeyelim, şehitler başımızın tacıdır ama dikkatli konuşalım” demek istedi ne mümkün? Çanakkaleli şehit annesi, “Benim eşit şehit oldu, ailemizden biri devlet memuru oldu, ikinci hakkı da kocamın ailesi istiyor. Oysa benim oğlum da işe girmek istiyor. Onlar değil bu olsun” diyerek oğlunu gösterdi. Güneydoğulu şehit aileleri ise adeta hep beraber ailede iki değil, işsiz olan herkesin işe alınmasını istedi. Bir şehit ailesi, “Siz ikinci kişinin de devlet kadrosuna alınma hakkı verdiniz ama güneydoğu da bu yüzden aileler birbirleriyle küstü. Neredeyse cinayetler çıkacak. Aile çok kalabalık olunca işe kimin gireceği konusunda kardeşler kan dökmeye hazır hale geldi. O açıdan siz devletseniz şehidin ailesinden ne kadar işsiz varsa hepsini devlet kadrosuna alın olsun bitsin. Zulüm de bitsin, kardeş kavgaları da” deyince salonda bir sessizlik oluştu.

Başka bir şehit ailesinin, “Benim kocam şehit düştü. Daha çok gencim. Şehit aylığı alıyordum ama evlenince bu kesildi. Ya bu adam beni boşarsa şehit maaşım ne olacak? Devlet bana verdiği parayla mı zengin olacak ki kesiyor?” sözü adeta kan donduracak cinstendi. Özellikle doğu ve güneydoğu da ailelerin şehit maaşlarının kesilmemesi için başkalarıyla, hatta şehidin kardeşiyle dini nikahla evlendirildiğini söyleyerek durumlarının zorluğundan bahsetmeye çalışması Şahin’i çok sinirlendirdi. Zaman zaman duygusal anlar yaşayan Bakan, “Yapmayın bunları söylemeyin bari. Biz sizin için neler yapıyoruz, sizin söylediklerinize bakın” dedi. Şahin, “Biz şehit ailesine ikinci devlet kadrosu tahsisi getirirken önce çocuk dedik, sonrasında şehidin kendi ailesinden biri dedik. Ama bu konuda çocuğun memur yapılmaması için zorla, baskıyla feragat yazısı imzalatıp başkalarını aldırmak isteyen ailelerle karşılaştık. O açıdan önce çocuk, sonra şehit akrabası dedik. Bunları sizi düşünerek yaptık ama bu işin pazarlığı yapılmaz ki?” dedi. 

Antalya Şehit Aileleri Derneği Başkanı Dr. Cengiz Nizam’a önerilerini ve yaşadıklarını dosya halinde sunarak, “Efendim biz makul istekleri sıraladık. Ne kadro peşinde koşarız, ne de para pul. Antalya adına konuşuyorum ki yaptıklarınız ve şehitlerimize katkılarınız için teşekkür ederiz. Şehitlerimizin kanı yerde kalmasın, kemikleri sızlamasın” dedi. Bakan Şahin ise, “İşte Antalyalı başkan her şeyi özetledi. Teşekkür ediyorum sayın başkan” sözü bazı şehit aileleri tarafından duyulacak şeki
lde eleştirildi; “Tabi Antalya’da tuzları kuru, zengin memleket. Bizler gibi değiller”  Cengiz Nizam bu eleştirilere tek cümle etti; “Bizler dilenci değiliz. Antalya’da sarayda yaşamıyoruz ama duyarlı kent yöneticilerimizden herkese, Valimizden, belediye başkanlarımıza, tüm STK’lardan Allah razı olsun” 

Bakan’ın “Ne istediniz de yapmadık?” sözü karşısında bir aile, “Bizi temsil eden kimse yok yanınızda. Bizden birini kadroya danışman olarak alın” dedi. Bakan da “Hemen şimdi önerin, alayım” sözü sonrası Kırıkkale Şehit Aileleri Derneği Başkanı önerildi, Bakan da anında “işlemlerini yapın, derhal başlatın” talimatı verdi. “Valiler beni bekliyor, izninizi istiyorum” diyen Bakan ile fotoğraf çektirme yarışına giren şehit aileleri adeta izdihama neden oldu. Aileler birbirlerini ezmeye çalışırken Bakan’ı korumalar makam odasına alarak neredeyse canını kurtardı. Bu görünler de trajik olarak bakanlık fotoğrafçılarının objektiflerine yansıdı. 

Sonrasında şehit aileleri, “İnşallah bu işler burada kalmaz. Verilen sözleri takip edeceğiz” diyerek bir günlük ziyaretin analizini yaptılar. Aynı aileler daha sonra çoğu birbirine ‘eyvallah’ etmeden memleketlerine dağıldılar.

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.