Dolar 32,3577
Euro 34,9584
Altın 2.325,14
BİST 9.079,97
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 23°C
Az Bulutlu
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 26°C
Sal 21°C

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR?-12 (DAHA ÇAĞDAŞ "İÇ HİZMET YÖNETMELİĞİ' İSTİYORLAR)

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR?-12 (DAHA ÇAĞDAŞ "İÇ HİZMET YÖNETMELİĞİ' İSTİYORLAR)
19/02/2014 2:50 PM
20.201
A+
A-

POSTA

ASTSUBAYLAR NE İSTİYOR? 12

Daha Çağdaş ‘İç Hizmet Yönetmeliği’ istiyorlar
Astsubaylar, 52 yıllık Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği’ne dikkat çekiyor. Yönetmeliğin bazı maddelerinin çağa uygun olarak yenilenmesini isteyen astsubaylar, böylece daha insani ve huzurlu bir ortamın sağlanacağına inanıyor
Milli Savunma Bakanlığı tarafından 1961 yılında hazırlanan Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliği aradan geçen 52 yıldan sonra bazı maddeleri zamana yenik düştüğü için astsubaylar tarafından eleştiriliyor. Astsubaylar; askeri disiplin ve geleneklerin karşısında olmadıklarını, ordudaki huzur ortamı için genel işleyişi şikayet etmek gibi bir dertleri olmadığını belirtiyor. Fakat gelişmiş ülke ordularında ast-üst ilişkilerinde yaşanan daha modern ve çağdaş uygulama ve hiyerarşik yapının, Türk ordusunda da olmasını istediklerini belirtiyorlar. Rütbelere saygının arkasında olduklarını ifade eden astsubaylar; çağdaşlaşan Iç Hizmet Yönetmeliği’yle, daha insani ve huzurlu bir ortamın sağlanacağından kuşku duymadıklarını vurguluyorlar.

‘Gönülden istemek’ şart olur mu?
Astsubaylar, Iç Hizmet Yönetmeliği’nde çağa uygun olmadığını düşündükleri bazı maddeleri tek tek sıralıyor. Madde 4’ten başlıyorlar: "Mesleğin istediği mutlak itaati her astın gönül isteğiyle yapması şarttır. İtaatin; amir veya üstün kanuni selahiyetinden korkmaktan ziyade onun bilgisine, rütbe ve makamına, şahsına karşı duyulan ve beslenen saygı ve sevgiden ileri geldiği, astın bütün hal ve hareketlerinde, her yer ve zamanda göze çarpmalı ve bakışlarında parlamalıdır." Bu maddeye getirilen eleştiri, itaatin ‘gönül isteğiyle’ yapılması şartı olarak gösteriliyor. Bir de amirin "bakışları parlamalıdır’ şartı çok da çağdaş bir durum olarak görülmüyor.

‘Üst asttan hep mi bilgili olur?’
Madde 5’te, "Her astın amirlerinin daha bilgili ve tecrübeli olduğuna, Silahlı Kuvvetler’e ve memlekete daha fazla hizmeti bulunduğuna, kendi hakkında daima iyi düşünür olduğuna itimat etmesi ve korunduğuna emin olması lazımdır" deniliyor. Burada ise yeni mezun bir teğmenin 20 yıllık tecrübeli bir kıdemli başçavuştan daha bilgili olduğuna itimat edilmesi sonucunun çıkması ve hatta bundan emin olunması eleştiriliyor. Madde 7’de, "Üstlerin; asker, şahsi şeref ve haysiyetlerine dokunacak sözler söylemek, nerede olursa olsun çekiştirmek, şahsiyetlerini hor ve hakir görmek gibi teşebbüslerin; Silahlı Kuvvetler’in disiplin ruhuna asla uygun olmayan çok fena haller olduğunu ve bunların hiçbir zaman cezasız kalmayacağını her askerin bilmesi lâzımdır" ifadesi yer alıyor. Astsubaylar ise burada üstlerin bunları yaptığında ceza almadığını söylüyor. Madde 8’de, "Ast, amirin her emrini bütün tahammül kuvvetini, sarf ederek istekle ve tam zamanında yapmaya mecburdur. Bundan başka gerek vazife sırasında, gerekse vazife dışında
amirlerine yardım etmek de her astın borcudur" kuralı var. Bu maddedeki ‘vazife dışı’ yaklaşımının ucunun açık olduğu ve özel hayata müdahale olduğu sonucu çıkarılıyor.

Gözüne istekle bakmak…
Madde 9’da, "Astlar amirlerinin yanında her vakit dikkatli bulunurlar ve bir hizmet sırasında verilecek emirleri uygulamaya hazır olduklarını göstermek için amirlerinin gözüne istekle bakmalıdırlar" hükmü var. Profesyonel yaşamda, ‘gözüne istekle bakmak’ zorunluluğu olması doğru bulunmuyor. Madde 18’de ise "Amirler maiyetini rütbeleri veya unvanlarıyla çağırabilecekleri gibi sevgi ve samimiyet uyandırması itibarıyla soyadlarıyla da çağırabilirler" denilmesine karşın, genç bir teğmenin 40 yaşındaki bir başçavuşa ismiyle hitap ettiğinin görüldüğü belirtiliyor. Madde 20’deki, "Amirler, maiyetlerinin ruhlarına hakim olmalıdır" ifadesinin de çok sağlıklı olmadığı belirtiliyor.

Subaylara at yetiştirme hakkı
Eleştiri konusu olan diğer konular ise madde 140’ta şöyle belirtiliyor: "Gazinolarda camekan önünde oturan ast, dışarıda bir üstün geçtiğini görürse toparlanarak başla selam verir. Sokaktan geçen ast, bir gazinoda camekan önünde bir üstün oturduğunu görürse elle selamlayarak geçer." Madde 73: "Subayların atları, askeri veteriner hekimler tarafından parasız olarak muayene ve tedavi edilir. Bunların gerek hayvan hastanelerinde gerekse sivil veteriner hekimler tarafından tedavi edilmeleri halinde yem, ilaç, yer ve malzeme masrafları Milli Savunma Bakanlığı bütçesinden ödenir." Madde 143: "Ast, üste her yerde yol vermeye ve umumi ulaştırma vasıtaları içinde yer vermeye ve kolaylık göstermeye çalışır. Bunun için mümkün oldukça yerin ve yolun müsait kısmı üste terk edilmelidir. Merdivenler ve dar geçitler gibi yerlerde astlar durarak üstlerini selamlar ve yol verirler." Madde 145: "Sivil giyinmiş subaylar, askeri memur ve astsubaylar tanıdıkları üstlerine şapkalarını tamamen kaldırmak suretiyle, başı açık olanlar da başla sekim vermeye mecburdurlar." Madde 155: "Kahve, gazino, sinema ve buna benzer umumi yerlerde bulunurken subay, askeri memur ve astsubaylar içeriye girince kahve küçük ise erbaş ve erlerin hepsi birden, büyük ise üst önlerinden geçerken kalkarak, ı her biri esas duruşta başlarıyla üstü selamlarlar. Madde 165: "Garnizon kumandanları askeri disiplin bakımından şehrin bütün yollarıyla toplantı, gezinti ve eğlenti yerlerini, otelleri ve hanları tetkik ettirirler. Madde 344: "Hayvanlara bakan astsubay erbaş ve erler; veteriner bulunmadığında ya da hayvanlarıyla bir vazifeye gittikleri zaman hastalanacak hayvanlara yapılması lazım olanları bilmeli ve yapabilmelidir. Bu sebeple bunların hayvan hastalıklarına ait alametleri bilmeleri lazımdır."

TEMAD’ın eleştirisi
Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği (TEMAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Keser, ana sorunun kanun ve uygulamaların hukuka uygun hale getirilmeyişi olduğuna işaret ediyor. TEMAD Başkanı şöyle devam ediyor: "Anayasa Madde 128’de; devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür. Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. Ancak, mali ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır. Biz de devlet görevlisiysek bu hükümlere tabi olmak istiyoruz. Bunun yanında, Türk Ceza Kanunu 2’nci maddesine göre; kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz. Fakat temel yasalara aykırı askeri mevzuat hükümleri vardır."

NE DEDİLER?
‘Maaş yetmiyor pazarda çalışıyorum’
Emekli Hava Astsubayı Cengiz Bayram da bir aile dramı anlatıyor: "1300 lira maaş alıyorum, 2 çocuğum var, üniversitede okuyor. Birini zar zor evlendirdim, daha düğün borçlarını bitiremedim. Mecburen bankalardan kredi çektim, ödemekte z
orlanıyorum. İkinci çocuğum da üniversitede okuyor. İnanın cep harçlığı verirken bile zorlanıyorum. İnsanca bir yaşamdan geçtik, zaruri ihtiyaçlarımızı bile zor karşılıyoruz. Hiçbir emekli astsubay yoktur ki emekli olduktan sonra bir iş bulup çalışmasın. Yoksa geçinemez, ben de çalışıyorum. Pazarda bir yakınımın yanında günlük 20 lira alıyorum. O da ayda 14 gün. Yetiyor mu? Hayır ama günü kurtarıyoruz. İnsanca yaşamayı unuttuk, sosyal hayatımız neredeyse sıfır. Kendi meslektaşlarımı görüyorum pazarda, biraz utanıyorum ama namusumla çalışıyorum diye kendimi avutuyorum. Eşim ve çocuklarım benim halime üzülüyor. Ben onlara layık bir koca, bir baba olamamaktan utanıyorum. Yıllardır maaşların iyileştirileceği hayalleriyle uyutulduk, halen daha umut etmekten başka çaremiz yok. Başımızdaki siyasilerin feryadımızı duymasını istiyoruz. Subay ve astsubay arasındaki gelir uçurumunun bir nebze olsun kapatılması tek arzumuz. Paraya en fazla ihtiyacımız olduğu bir dönemdeyiz, ya çocuklarımız üniversitede okuyacak ya da evlilik çağları geliyor. Maaşınız yetmeyince de çareyi intiharda bulan birçok meslektaşım var. Bulunduğum ilde 2 ay önce üniversiteyi bitiren çocuğunu evlendiremediği için bir emekli astsubay kardeşimiz intihar etti. Ne yazık ki tek sebep ekonomikti, yetmeyen maaşıydı."

‘Kadro yok deniliyor’
Emekli Deniz Astsubayı Ali Kalaycı anlatıyor: "Mesleğimizle ilgili olarak yaşanan sorunları önemli ölçüde dile getirdiniz. Meslektaşlarımız artık daha bilgili
ve donanımlı. Yüksekokul ve üniversite okuyorlar, yüksek lisans ve doktora yapıyorlar. Bunun; ülkemiz, Silahlı Kuvvetler’imiz ve meslektaşlarımız için çok önemli bir gelişme olduğu şüphesiz. Mesleğimle ilgili birçok kursu dereceyle bitirdim, 20’nin üzerinde üstün başarı ve takdirname aldım. İktisat fakültesi mezunuyum. Askeri Personel Kanunu’nun 25’inci maddesi, ‘Kendi nam ve hesabına 4 yıllık fakülte veya yüksekokul bitirenler subay sınıfına geçirilirler’ der. Der ama uygulamada binbir güçlük çıkartılır, ‘Kadro yok’ denir. Benim sınıfım ‘İkmal’. Kendi sınıfımla ilgili bir fakülteyi bitirdim ama maalesef dikkate alınmadı. Maalesef yetkinlik ve bilgi yerine mutlak itaat esastır, l’inci derecenin l’inci kademesinden maaş alıyorum. Maaşım 1715 TL. 28 yıl hizmet süresi ve 18 yıl eğitimin karşılığı bu."

HAK ETTİĞİM HALDE SUBAY YAPMADILAR’
Adının açıklanmasını istemeyen emekli bir astsubay, başından geçen olayları şöyle anlatıyor: "8 yılı operasyonel birlikte, dağda olmak üzere 8 atama gördüm. 29 yıl görev yaptım. Hâlâ, hatırladığımda içime sığmayan adaletsizliklerden birkaçını anlatmak istiyorum. Görevdeyken fakülteyi gizli saklı bitirdim. Personel kanununun ‘kendi nam hesabına fakülte bitiren…’ şeklinde devam eden maddesi gereği subay olmak için müracaat ettim. Fakat muharip astsubay ihtiyacından dolayı subay yapılmadım. Aynı
konumdaki vali çaycısının terfisi sağlanarak özel idare müdürü yapıldı. 2-3 yıl eğitim alıp subay olan amirler maaşının yüzde 85 oranıyla emekli maaşı alırken ben 4 yıllık üniversite bitirdiğim halde yüzde 55 maaş oranıyla emekli oldum. İki tıp öğrencisi babasıyım. Bana bunu yaşatıp hangi aidiyet duygusundan bahsedeceksiniz. Sizin hiç çocuğunuz ordu evi kapısından kovuldu mu? Aynı ordu evine fahri giriş kartına sahip subay oğlu girer ama operasyonda komutanının canını kurtaran astsubayın çocuğu giremez…"

YARIN: ADIL YARGILANMA SAĞLANSIN

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.