Dolar 32,3755
Euro 34,9680
Altın 2.325,67
BİST 9.057,86
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
Ankara 23°C
Az Bulutlu
Ankara
23°C
Az Bulutlu
Cts 24°C
Paz 24°C
Pts 26°C
Sal 22°C

YAZI DİZİSİ-3 ASTSUBAYLAR: ORDUNUN ORTADİREĞİ ASTSUBAYLAR

YAZI DİZİSİ-3 ASTSUBAYLAR: ORDUNUN ORTADİREĞİ ASTSUBAYLAR
17/01/2013 10:42 AM
20.361
A+
A-

 

posta.com.tr

YAZI DİZİSİ-3         HAZIRLAYAN: ÇAĞRI BİLGİN

 

ORDUNUN ORTADİREĞİ ASTSUBAYLAR

Sağlıkta çifte standarda hayır!

Emekli astsubaylar Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki 3 poliklinik ayrımını eleştiriyor. Emeklilerden, yargıdan yeşil pasaporta ve tayinlere kadar pek çok sorun dinliyoruz

Görevdeki astsubaylarla emekli astsubayların dertleri aynı. Fakat emekliler hem konumlarından doğan serbestlikle hem de statülerinden dolayı yaşadıkları sorunların çokluğu nedeniyle adeta feryat ediyorlar. Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği TEMAD’ın verdiği bilgiye göre, derneğin 90 şubesi var. 100 bin emekli astsubay olduğunu öğreniyoruz bunların 42 bini de derneğe üye. Vefat eden astsubayların eşleri de eklendiğinde bu sayı 200 bini buluyor. Bir de çalışan 100 bine yakın astsubayı hesaba kattığımızda 1 milyonu aşkın büyüklükte bir aileden söz edebiliriz.

Gülhane Sorunu

Sağlık hizmetleri konusunda karşılaşılan sorunları bir Emekli Kıdemli Başçavuş anlatıyor: "Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ne gittiğimiz zaman, A polikliniği, B polikliniği olarak ayrıldığını görüyoruz. A polikliniği general ve amirallere, B polikliniği üst subaylara, binbaşı ve üzerine ayrılmış. Diğerleri normal poliklinikte muayene oluyor. Dolayısıyla astsubay hangi rütbeye gelirse gelsin, onu normal poliklinikte muayene ediyorlar." Diyeceksiniz ki, önemli olan muayene. Şu poliklinikte, bu poliklinikte, yapılması o kadar önemli değil. Generallere o kadar ayrıcalık tanınması da ordu hiyareraşisine uygun; o kadar fark olsun. Elbet olsun, ama iş poliklinik ayrımından ibaret değil, elbet muayene önemli. Ya peki?… Aynı astsubay farkı şöyle açıklıyor: "Normal poliklinikte vizite yapan doktorlar genellikle pratisyen veya asistan, yani yeni çıkmış doktorlar oluyor. Oysa B ve A polikliniklerinde çalışanlar

doçent ve profesör." Emekli astsubay, laboratuvar hizmetlerine değiniyor: "A ve B polikliniklerinde verilen laboratuvar hizmetleri, olduğu yerde verildiği halde, diğer laboratuar hizmetleri genel laboratuarda veriliyor. Bu da çok sıra beklememize neden oluyor. Mesela bir kan tahlilinde 400 kişinin içine giriyorsunuz."

Askeri yargı

Başka bir Emekli Kıdemli Başçavuş, sağlık astsubayı, ama askeri yargıyla ilgili bir konuyu gündeme getiriyor. Dediği ve istediği özetle şu: "Askeri mahkeme heyeti doğal olarak hukukçu subaylardan oluşuyor. Fakat mevzuattaki bir hükme göre, o birlikte yeterli hukukçu subay yoksa, yerine sınıf subayları alınarak boşluk dolduruluyor." Oysa, hukuk öğrenimi görerek üniversite diploması alan astsubaylar olduğunu belirten astsubay, sınıf subayı yerine hukukçu astsubayların heyete alınmasını öneriyor. "Hatta, süresini doldurarak astsubaylıktan subaylığa geçenler bile askeri yargıya alınmıyor" diyor. Bir de örnek veriyor: "En son, Mevki Hastanesi’nde bir astsubayımız hukuk fakültesini bitirdi, şu anda Hakkari’de görev yapıyor. Onu piyade sınıfında görevlendirdiler, yargıda görev vermediler. Bunlar bizi üzüyor, doğrusu." Bir başka astsubay, bunları, astsubayların öğrenim düzeylerinin yükselmesini özendirici bir yaklaşım almamak şeklinde yorumluyor.

Yeşil Pasaport

Konular bitecek gibi değil. Bir başka Jandarma iki Kademeli Başçavuş pasaport konusu üzerinde duruyor. Birinci, ikinci, üçüncü dereceye, yani mesleğin son aşamasına gelmiş astsubayların bugüne kadar yeşil pasaport aldığını belirten Başçavuş’un anlattığına göre, bir süre önce İçişleri Bakanlığı Genelkurmay’ın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün de görüşlerini alarak pasaport yasasında bir değişiklik tasarısı hazırlamış. Tasarıya göre kıdemli astsubaylara yeşil pasaport uygulamasına son veriliyormuş. Bu haber duyulunca bir heyet Hükümet ve Meclis üzerinde lobi çalışması yaparak, tasarının durdurulmasını sağlamış. Bu tasarının ileride tekrar gündeme gelme olasılığı astsubayları korkutuyor. Astsubayların haklarının korunması gereğine şimdiden dikkat çekiliyor.

Sık yer değiştirme

Bir başka astsubay, jandarma astsubaylarının atandığı il jandarma komutanlıkları emrinde 2-3 ayda bir yer değiştirilmesinden yakmıyor: "Alay Komutanı istediği anda istediği astsubayın yerini değiştirir. Jandarma astsubayları emekli oluncaya kadar en az 30-40 kere ev değiştirir. Bu jandarma astsubaylar için önemli bir sorun." 

"ÇOCUKLARIMI OKUTAMIYORUM"


İsmini vermek istemeyen bir astsubay şunları anlatıyor: "Astsubay okuluna müracaat tarihinin son beş gününe kadar astsubay nasıl olunur kesinlikle bilmiyordum. Astsubay, subay nedir bilmiyordum. 7 kardeşim var. İlkokulu, imkanları olmayan Doğu’da bir köyde bitirdim. 1 öğretmen ve 60 öğrenci aynı sınıfta 60 öğrenci aynı sınıfta ders yapıyorduk. Babam bir tek eşeğin koşulduğu karasaban ile üç tarlayı sürüp ailesini geçindiriyordu. Buna rağmen, "Oğlum, seni okutacağım" diyordu. Anam tarlalarda pancar çapalayarak bana harçlık gönderiyordu. Onlar olmasaydı ben şimdi karasabanla çift süren bir insandım. İlkokulu birincilikle bitirip, iki elemeli sınavı kazanıp devlet parasız yatılı ilköğretmen okuluna girdim. Bu okulu bitirenlerin öğretmen olma hakkının ortadan kalkması Astsubay olmama giden yolu hazırladı. Üniversiteye girme şansı 10 kişide 1 ama astsubay okuluna girme şansı 25 kişide 1’di. 26 bin kişi müracaat etti 1000 kişi alındı ben birincilikle kazandım. Sonra astsubay oldum. Astsubay maaşımla hem üniversiteyi bitirdim. Binbir güçlükle, yemeden içmeden, kızımı öğretmen, oğlumu mühendis oluncaya kadar okuttum. Geçinemiyorum."

"SUBAY HEMŞİRE" HASTA MI BAKAR?

İzmir’den Emekli Astsubay Erhan Gür TSK’daki hemşirelik sistemiyle ilgili bir ayrıntıya dikkat çekiyor: "1985’te GATA Yüksek Hemşirelik Okulu açıldı. 1989-1999 arasında hemşireler subay olarak mezun edildi. Bir yıl önce ve bir yıl sonra mezun olan hemşireler doğal olarak hemşirelik görevlerini yaptı. Hasta yatağı düzeltti, iğne, pansuman yaptı. Fakat subay hemşirelerin bu görevleri yapması mümkün mü? Onlar subay nasıl hasta bakar? Bu yüzden bu mezunlar yüksek hemşirelik okulu mezun olmasına rağmen yüksek hemşire ve büro hizmetlerinde kullanıldı. Neyseki bu uygulamaya 1999’da son verildi. Fakat emeklilikteki adeletsizlik devam ediyor. 1988’de sivil hemşire olarak mezun olan şimdi 1200 lira, bir yıl sonra subay hemşire olarak mezun olan 4000 lira emekli maaşı alıyor."

KAN REVAN İÇİNDE GELİRSEN İLAÇ VAR

Emekli Hava Astsubay Mahmut Filiz anlatıyor: "1970’lerde astsubaylığımın ilk yıllarında mide hastası oldum. İlacım bitmişti revire çıktım. Doktor üniversiteyi yeni bitirmiş bir asteğmendi. Doktor asteğmen, "Muayene yapamıyorum" dedi. Ben de, "Muayene olmak istemiyorum sadece ilaç yazdıracağım" dedim. "Yazamam" dedi. "Neden" diye sorunca, üzgün bir ifadeyle, "Üs komutanının emri var sadece acillere bakıyorum. Çünkü teftiş var" dedi. Oysa, teftiş bir hafta sonraydı. "İlacımı almak için ne yapmalıyım" diye sorunca, "Acil olman lazım, kan revan içinde gelmen lazım ancak o zaman ilaç yazabilirim" dedi. İlacımı alamadan görev yerime daha fazla mide ağrısıyla döndüm."

ASTSUBAYA İLAÇLI STEND TAKILMAZ

Mesleğinde sağlığını kaybeden Emekli Deniz Astsubayı Mustafa Aytar’ın öyküsü çok çarpıcı: "Kalbimin yüzde 35 performansla çalışması ve kalıcı hasar bulunması nedeniyle malulen emekli edilmiş bir Deniz Astsubayıyım. Foça ‘da yeni kurulan olanakları zayıf bir birlikte yoğun iş hayatıma başladım. Akşam, gece, haftasonu, bayram demeden, izinsiz çalışıyordum. Hasta olmak da yasaktı
. Bitmeyen bir mesai hayatı yaşıyordum. Bu yokluk ve zor şartlar içindeki yoğun tempoya ve strese kalbim dayanamadı ve kalp krizi geçirdim. Mesai arkadaşım ikmal
astsubayı koluma girip revire götürmek istedi. Birlik Kurmay Başkanı Yarbay, "Nereye gidiyorsun, bir yere gitmek yok! Daha çok işimiz var, rapor alırsan seni mahkemeye veririm" diyerek tehditler savurdu. Bu tehditleri dinlemeyip koluma girip revire götürdüklerinde hemen teşhis konulmuş, ambulans çağrılmıştı.

Birliğe telefon edildi sevk kağıdı istendi. Kurmay Başkanı hâlâ inanmıyor ve diretiyordu. İzmir 9 Eylül Hastanesi’ne yetiştirdiklerinde hemen yoğun bakıma alındım. Yarım saat geç gelsem ölürmüşüm. Neyse kalbime stend takıldı. Stend bir yıl dolmadan tıkandı. Çünkü astsubaya ilaçlı stend takılmaz, maliyeti daha fazla olduğu için bedelini devlet ödemez. Bir yıl geçmeden stend tıkanıp ikinci kalp krizini de geçirdim. Şu anda kalbimde hasar var ve yüzde 35‘in altında performansla yaşamaya çalışıyorum. Daha sonra arkadaşların da desteğiyle Kurmay Başkanı’nı mahkemeye verdim.

Komutan baskısı

Birlik komutanım Tuğgeneral’in üstü kapalı tehditleri ve şahit olacak arkadaşlara uyguladığı baskı nedeniyle davadan vazgeçmek zorunda kaldım. Askeri Mahkemede savcı bile bana, "Sağlığını korumamışsın, sağlığını korumamak suçtur biliyorsun değil mi?" diyerek şikayete devam edersem sonumun kötü olacağını ima etmişti. Paşamızın o tarihe kadar içinde bir tane bile B olmayan sicil geçmişimi bir kenara bırakıp, sicil belgemi C, D hatta E ile doldurmasına ne demeli? Aslında pek çok meslektaşım bundan daha kötü durumlar yaşıyor çok iyi biliyorum."

yarın: Orduevi ve lojman sorunları

 

 

YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.